Translation of "Toca" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Toca" in a sentence and their turkish translations:

- Toca la bocina.
- Toca el claxon.

Korna çal.

- ¿Toca ella el piano?
- ¿Ella toca el piano?
- ¿Toca el piano?

Piyano çalıyor mu?

- ¿Toca él el piano?
- ¿Toca el piano?

O, piyano çalar mı?

- Te toca a ti.
- Ahora te toca a ti.
- Os toca a vosotros.
- Ahora os toca a vosotros.

Şimdi, sıra sizde.

- ¿Toca ella el piano?
- ¿Ella toca el piano?

O, piyano çalar mı?

Toca la puerta.

Kapıyı çal.

¡Toca la alarma!

Alarm verin!

Te toca, inténtalo.

Şimdi siz deneyin.

¿Ya me toca?

Benim sıram mı?

¿Toca el piano?

Piyanoyu çalar mısın?

Si toca a alguien

birisine dokunursa

Mary toca el piano.

Mary piyano çalar.

Ella toca la guitarra.

O gitar çalar.

Miho toca el piano.

Miho piyano çalar.

Ella toca el piano.

O piyano çalar.

¿Qué instrumento toca Tom?

Tom hangi enstrümanı çalıyor?

¿Qué instrumentos toca Tom?

Tom hangi enstrümanları çalar?

Él toca el piano.

O, piyano çalıyor.

¿Toca él el piano?

O piyano çalar mı?

Te toca a ti.

Sıra sende.

Ella toca la flauta.

O flüt çalar.

Él toca la guitarra.

O, gitar çalar.

Tom toca la guitarra.

Tom gitar çalar.

Tom toca la flauta.

Tom flüt çalıyor.

Tom toca la batería.

- Tom davul çalar.
- Tom bateri çalar.

Él toca el bajo.

O, bas gitar çalar.

Me toca a mí.

Bir sonraki benim.

Toca piano y guitarra.

Piyano ve gitar çalar.

¿Quién toca el piano?

Piyanoyu kim çalıyor?

- Es tu turno.
- Le toca a usted.
- Te toca a ti.

- Sıra sende.
- Sizin sıranız.
- Sıra sizde.

- Él toca el piano muy bien.
- Toca el piano muy bien.

O çok iyi piyano çalar.

- ¿A quién le toca?
- ¿Quién sigue?
- ¿A quién le toca ahora?

Kimin sırası?

- Él toca muy bien la guitarra.
- Él toca la guitarra muy bien.

O, çok iyi şekilde gitar çalar.

Él toca bien la guitarra.

O iyi gitar çalar.

Ella toca bien el violín.

O, güzel keman çalar.

- Es mi turno.
- Me toca.

Sıra bende.

¡Qué bien toca el piano!

Piyanoyu nasıl da güzel çalıyor!

Toca otra vez esa canción.

O şarkıyı tekrar çal.

A menudo toca la guitarra.

O sık sık gitar çalar.

Tom también toca el violín.

Tom da keman çalar.

Mi hermano toca la guitarra.

Erkek kardeşim gitar çalar.

Mi mamá toca bien piano.

Annem iyi piyano çalar.

Ahora le toca a Tom.

Şimdi Tom'un sırası.

Toca el violín, por favor.

Keman çalın lütfen.

Me toca sacar la basura.

Çöpü çıkarmak için benim sıram.

Ella toca el piano de oído.

O notasız piyano çalar.

Ella toca el piano muy bien.

O çok iyi şekilde piyano çalar.

Él toca muy bien el violín.

O, çok iyi şekilde keman çalar.

Tom toca el acordeón bastante bien.

Tom oldukça iyi akordeon çalar.

¿Quién toca teclado en tu banda?

Senin grubunda kim org çalıyor?

- ¿Es mi turno?
- ¿Ya me toca?

Benim sıram mı?

Él toca el violonchelo excepcionalmente bien.

O son derece iyi çello çalar.

Toca el piano mejor que yo.

O, piyanoyu benden daha iyi çalabilir.

Tom toca excepcionalmente bien el vibráfono.

Tom vibrafonu son derece iyi çalar.

Tom toca la armónica de oído.

Tom armonikayı notasız çalar.

Tom toca verdaderamente bien el clavicordio.

Tom kesinlikle klavseni iyi çalar.

El examen práctico toca pasado mañana.

Pratik sınav yarından sonraki gün.

Mi madre toca bien el piano.

Annem iyi piyano çalar.

- Mi hermana toca el piano todos los días.
- Mi hermana toca el piano cada día.

Kız kardeşim her gün piyano çalar.

TK: Creo que toca algo realmente importante.

TK: Bence çok önemli bir noktaya değindiniz.

En caso de incendio, toca la campana.

- Yangın durumunda, çanı çal.
- Yangın durumunda, zili çal.

Toca la campana en caso de emergencia.

Acil bir durumda zili çal.

- ¿Quién sigue?
- ¿A quién le toca ahora?

Bir sonraki kimin sırası?

Mi hermana toca el piano cada día.

- Kız kardeşim her gün piyano çalar.
- Kız kardeşim her gün piyano çalıyor.

Ella toca el piano todos los días.

O, her gün piyano çalar.

Él se relaja cuando toca la guitarra.

Gitar çalarken rahatlamış hisseder.

Tom toca el órgano en nuestra iglesia.

Tom bizim kilisede org çalıyor.

Mi hermana mayor toca bien la guitarra.

Ablam gitarı iyi çalar.

Miho toca el piano mejor que Noriko.

Miho, Noriko'dan daha iyi piyano çalar.

Tom toca el bajo en nuestra banda.

Tom bizim grupta bas gitar çalıyor.

- ¿Usted toca un instrumento?
- ¿Tocas algún instrumento?

Herhangi bir müzik aleti çalıyor musun?

¿A quién le toca lavar los platos?

Bulaşıkları yıkamak için kimin sırası?

¿A quién le toca poner la mesa?

Masayı hazırlamak için kimin sırası?

¿A quién le toca sacar la basura?

Çöpü çıkarmak için kimin sırası?

¿A quién le toca cocinar esta noche?

Bu gece yemek pişirmek için kimin sırası?

¿A quién le toca bañar al perro?

Köpeğe banyo yaptırmak için kimin sırası?

Le toca a Mary lavar los trastes.

Bulaşıkları yıkama sırası Mary'de.

Hoy en día, Tom no toca piano.

Tom bugünlerde piyano çalmıyor.

Tom toca el xilófono mejor que Mary.

Tom Mary'den daha iyi ksilofon çalar.

Toca un animal para oír su sonido.

Sesini işitmek için bir hayvana dokunun.

¿Toca el piano alguien de tu familia?

Ailenizde biri piyano çalıyor mu?

- Le toca a usted.
- Es su turno.

Sıra sizde.

- Ella canta, él toca la guitarra y nosotros bailamos.
- Ella canta, él toca la guitarra y nosotras bailamos.

Kadın şarkı söylüyor, adam gitar çalıyor, biz de dans ediyoruz.

Toca una advertencia que resuena en la arena.

Kuma vurarak oluşturduğu titreşimlerle rakibini uyarıyor.

Hace años que Tom no toca el piano.

Tom yıllardır piyano çalmıyor.