Translation of "Piano" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Piano" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Toca ella el piano?
- ¿Ella toca el piano?
- ¿Toca el piano?

Piyano çalıyor mu?

- ¿Toca él el piano?
- ¿Toca el piano?

O, piyano çalar mı?

- ¿Toca ella el piano?
- ¿Ella toca el piano?

O, piyano çalar mı?

- Es un piano viejo.
- Es un viejo piano.

O eski bir piyano.

¿Toca el piano?

Piyanoyu çalar mısın?

Toco el piano.

Piyano çalarım.

Yo toco piano.

Piyano çalarım.

- Él estaba tocando el piano.
- Él tocaba el piano.

Piyano çalıyordu.

- Yo no toco el piano.
- No toco el piano.

Piyano çalmam.

- Ella sabe tocar el piano.
- Sabe tocar el piano.

O, piyano çalabilir.

- ¿Tocas bien el piano?
- ¿Puedes tocar bien el piano?

Piyano çalmada iyi misin?

- Sabe tocar el piano.
- Él sabe cómo tocar el piano.

O, nasıl piyano çalacağını biliyor.

- Yo no toco el piano.
- No puedo tocar el piano.

Ben piyano çalamıyorum.

Mary toca el piano.

Mary piyano çalar.

¿Puedo tocar el piano?

Piyano çalabilir miyim?

Nancy tiene un piano.

Nancy'nin bir piyanosu var.

Miho toca el piano.

Miho piyano çalar.

Ella toca el piano.

O piyano çalar.

Sé tocar el piano.

- Piyano çalabilirim.
- Piyano çalmasını biliyorum.

Un piano es caro.

Bir piyano pahalıdır.

Tom está tocando piano.

Tom piyano çalıyor.

Quiero oírte tocar piano.

Piyano çalışını duymak istiyorum.

Él toca el piano.

O, piyano çalıyor.

Ellos tocan el piano.

Onlar piyano çalar.

¿Toca él el piano?

O piyano çalar mı?

Tocas el piano, ¿no?

Piyano çalıyorsun, değil mi?

¿Sabes tocar el piano?

Piyano çalabilir misin?

¿Ella tiene un piano?

Onun bir piyanosu var mı?

¿Quién inventó el piano?

Piyanoyu kim icat etti?

Siempre practicaba el piano.

Her zaman piyano çalışıyordu.

Tom tiene un piano.

Tom'un bir piyanosu vardır.

Toca piano y guitarra.

Piyano ve gitar çalar.

No toco el piano.

Ben piyano çalmam.

¿Cuándo practica el piano?

Ne zaman piyano uygulaması yaparsın?

Es un piano viejo.

O eski bir piyano.

Es un viejo piano.

O eski bir piyano.

Sabe tocar el piano.

O, piyanoyu çalabilir.

¿Quién toca el piano?

Piyanoyu kim çalıyor?

- Ella estaba siempre practicando piano.
- Ella siempre estaba practicando el piano.

Her zaman piyano çalışıyordu.

- Él toca el piano muy bien.
- Toca el piano muy bien.

O çok iyi piyano çalar.

- Soy bueno tocando el piano.
- Se me da bien tocar el piano.

Piyano çalmada iyiyim.

El precio de las lecciones de piano incluye el uso del piano.

Benim piyano derslerinin fiyatı piyano kullanımını içermektedir.

Betty puede tocar el piano.

Betty piyano çalabilir.

No puedes levantar el piano.

Piyanoyu kaldıramazsın.

Es difícil tocar el piano.

Piyano çalmak zordur.

Alguien está tocando el piano.

- Biri piyano çalıyor.
- Birisi piyano çalıyor.

¡Qué bien toca el piano!

Piyanoyu nasıl da güzel çalıyor!

¿Tom sabe tocar el piano?

Tom piyano çalmayı biliyor mu?

Ella tocaba maravillosamente el piano.

O, güzelce piyano çaldı.

Mi hija quiere un piano.

- Kızım piano istiyor.
- Kızım bir piyano istiyor.

Él estaba tocando el piano.

O piyano çalıyordu.

Betty sabe tocar el piano.

Betty piyano çalabilir.

Ahora estoy tocando el piano.

Şimdi piyano çalıyorum.

Mi hermana tiene un piano.

Kız kardeşimin bir piyanosu var.

Me cuesta tocar el piano.

Piyano çalmam zordur.

¿Quién está tocando el piano?

Kim piyano çalıyor?

Mi mamá toca bien piano.

Annem iyi piyano çalar.

Me gusta tocar el piano.

Piyano çalmayı seviyorum.

Soy bueno tocando el piano.

Piyano çalmada iyiyim.

¿Él sabe tocar el piano?

O piyano çalabilir mi?

Oí a Jill tocando piano.

- Jill'in piyano çaldığını duydum.
- Ben Jill'in piyano çaldığını duydum.

Tocaba el piano de oído.

O, piyanoyu notasız çalardı.

- Mi padre me sugirió aprender piano.
- Mi papá me animó a aprender el piano.
- Mi padre me incentivó a estudiar piano.

Babam piyano çalışmam için teşvik etti.

- Ella tocaba el piano en ese momento.
- En ese momento estaba tocando el piano.

O zaman piyano çalıyordu.

- El piano no cabe por esa puerta.
- El piano no pasa por la puerta.

Piyano o kapıdan geçmeyecek.

Podía tocar muy bien el piano.

Piyanoyu çok iyi çalabilirim.

Mary puso su piano en venta.

Mary piyanosunu satışa çıkardı.

Hay un piano en el cuarto.

Odada bir piyano var.

Ella toca el piano de oído.

O notasız piyano çalar.

Ella recibe clases privadas de piano.

O, özel piyano dersleri alır.

Ella toca el piano muy bien.

O çok iyi şekilde piyano çalar.

Ella tocó el piano bastante bien.

Piyanoyu yeterince iyi çaldı.

Ella me acompañará en el piano.

O, bana piyanoda eşlik edecek.

Ella tocaba el piano con entusiasmo.

Piyanoyu coşkuyla çaldı.

Me gustaría oírte tocar el piano.

Piyanoyu çaldığını duymak istiyorum.

No es fácil tocar el piano.

Piyano çalmak kolay değildir.

¿Practicaste con el piano esta mañana?

Bu sabah piyano çalıştın mı?

Toca el piano mejor que yo.

O, piyanoyu benden daha iyi çalabilir.

Mi hermana tiene un bonito piano.

Kız kardeşimin hoş bir piyanosu var.

Sí que tocas bien el piano.

Kesinlikle iyi piyano çalıyorsun.

Algunas teclas del piano están rotas.

Piyanonun bazı tuşları kırılmış.

Tom no sabe tocar el piano.

Tom nasıl piyano çalacağını bilmiyor.

Me gusta el sonido del piano.

Ben piyanonun sesini seviyorum.