Examples of using "Raramente" in a sentence and their turkish translations:
Ben onu nadiren görüyorum.
Onlar nadiren oraya gider.
Nadiren görülebilen bir suikastçı.
Bu saat nadiren çalar.
Ben pazartesi günü nadiren dışarı çıkarım.
Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...
neredeyse hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştırıyoruz:
O nadiren kiliseye gider.
Toplantımız nadiren zamanında başlar.
- O, nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
- Nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Ben asla yalan söylemem.. asla ya da en azından çok nadir.
...yeni teknolojiler... ...nadiren görülen yaratıkları ve gizli dramları...
Onun evinin yanında oturuyorum fakat onu nadir görüyorum.
İntihar karmaşıktır ve nadiren tek bir etkene bağlanabilir.