Translation of "Evitar" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Evitar" in a sentence and their turkish translations:

Para evitar detenerse

durdurmak engellemek için

Y cómo evitar ese sufrimiento, para evitar esa factura horrible.

nasıl kaçınabileceğimizi açıklamak için verileri kullandık.

- Tom no podía evitar sonreír.
- Tom no pudo evitar sonreír.

- Tom gülmeden edemedi.
- Tom gülümsemeden edemedi.

Podrán evitar mayores catástrofes.

büyük felaketleri önleme şansına sahip olabilir.

No puedo evitar llorar.

- Ağlamadan duramıyorum.
- Ağlamamak elimde değil.

Quiero evitar riesgos innecesarios.

Gereksiz risklerden kaçınmak istiyorum.

No puedo evitar pensar.

Kendimi düşünmekten alamıyorum.

No pude evitar sonreír.

- Gülmemek elimde değildi.
- Gülümsemeden edemedim.

No pudimos evitar llorar.

Ağlamadan edemedik.

Deberías evitar atracones comiendo.

Aşırı yemekten kaçınmalısın.

No pude evitar reírme.

- Ben kendimi gülmekten alamadım.
- Elimde olmadan güldüm.
- Gülmemek elimde değildi.

Además, evitar deliberadamente estas conversaciones

Aynı zamanda, bu konuşmaları kasıtlı göz ardı etme

Y no pude evitar pensar:

Şunu düşünmeden edemedim:

Intenta evitar las malas compañías.

Kötü şirketten kaçınmaya çalışın.

No puedo evitar hacer eso.

Onu yapmamak elimde değildir.

Preferiría evitar hablar de política.

Politika konuşmaktan sakınmayı tercih ederim.

No puedes siempre evitar todo.

Her zaman her şeyden sakınamazsın.

Y evitar viajar entre ciudades,

Ve şehirden şehre seyahatlerinizi ciddi şekilde sınırlayın.

Tom quería evitar a María.

Tom Mary'yi önlemek istiyordu.

Creo que podemos evitar eso.

Onu önleyebileceğimizi düşünüyorum.

Yo no pude evitar bostezar.

Kendimi esnemekten alamadım.

Estoy intentando evitar cualquier discusión.

Herhangi bir tartışmadan kaçınmaya çalışıyorum.

- No pude evitar reírme de sus bromas.
- No podía evitar reírme de sus bromas.

Onun şakalarına gülmemek elimde değildi.

Deberíamos intentar evitar esta enfermedad crónica,

Tedavisi olmadığı için, bu kronik hastalıktan korunmaya çalışmamız gerek,

Para evitar el roce. Muy bien.

verilen isimdir. Tamam.

Para detectar y evitar las protestas?

beyin gözetleme yöntemini kullansaydı?

No podemos evitar admirar su talento.

Bizim onun yeteneğine hayran olmamamız elimizde değil.

No puedo evitar reírme de él.

Ona gülmemek elimde değil.

No pude evitar enamorarme de ti.

Sana âşık olmaktan kendimi alamadım.

¿Cómo puedo evitar que pase esto?

Bunun olmasını nasıl engelleyebilirim?

Nadie puede evitar que vaya allí.

Hiç kimse beni oraya gitmekten alıkoyamaz.

No puedo evitar admirar su talento.

Onun yeteneğine hayran olmamak elimde değil.

Tom no pudo evitar quedarse dormido.

Tom uyumaktan kendini alamadı.

- Algunas veces no puedo evitar mostrar mis sentimientos.
- A veces no puedo evitar mostrar emociones.

Bazen duyguları göstermemek elimde değil.

- No pude evitar reírme cuando oí esa historia.
- No podía evitar reírme cuando oía esa historia.

O hikayeyi duyduğumda gülmekten kendimi alamadım.

Explicaron cómo pasaron de evitar las emociones

Daha önceleri duygularından kaçınırken

"¿Qué podría haber hecho para evitar esto?"

"Bunu engellemek için ne yapabilirdim?"

Para evitar que prefieran eludir nuestras demandas,

taleplerimizden kaçmayabilirler.

Lo usan para evitar sentir tanta sed.

eskiden kullandıkları bir yöntem.

Ya no podemos evitar estos asuntos espinosos.

Bu sıkıntılı sorunu daha fazla görmezden gelemeyiz.

Entonces podemos evitar la crisis por completo.

krizi hep beraber atlatabiliriz.

CQ: Hemos decidido evitar el debate político

CQ: Çift partili arkadaşlığımızı

- No se puede evitar.
- No queda otra.

Yapılacak bir şey yok.

No pude evitar reírme cuando le vi.

Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.

Él no pudo evitar reírse de ello.

Ona gülmekten kendini alamadı.

No pudimos evitar pensar que estaba muerto.

Onun ölü olduğunu düşünmekten kendimizi alamadık.

No puedo evitar pensar en el futuro.

Geleceği düşünmemek elimde değil.

No pudimos evitar sentir lástima por ella.

Onun için üzülmemek elimizde değildi.

No pude evitar reírme de su peinado.

Onun saç kesimine gülmemek için kendimi tutamadım.

Tom ha estado intentando evitar a Mary.

- Tom, Mary'den kaçınmaya çalışıyor.
- Tom, Mary'den uzak durmaya çalışıyor.

- No puedo evitarlo.
- No puedo evitar eso.

Ona yardım edemem.

No pudo evitar sentir lástima por él.

Onun için üzülmemek elinde değildi.

Tom no pudo evitar preocuparse por Mary.

Tom Mary hakkında endişelenmekten kendini alamadı.

Tom no podía evitar pensar en Mary.

Tom Mary hakkında düşünmekten kendini alamadı.

Tom no pudo evitar enfadarse con Mary.

Mary'ye kızmamak Tom'un elinde değildi.

Nadie podrá evitar que Tom haga eso.

Hiç kimse Tom'u onu yapmasını engelleyemez.

- La policía quería evitar un derramamiento de sangre.
- La policía trató de evitar el derramamiento de sangre.

Polis kan dökülmesini önlemek istedi.

Son sugerencias para evitar un ataque de leopardo.

pars saldırısından korunmayı sağlayabilecek öneriler,

Aprobamos leyes estrictas para evitar que esto sucediera.

Bunun yaşanmasını önlemek için bu katı yasaları koyduk.

Tuve que morderme el labio para evitar reírme.

Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.

Ella no pudo evitar estallar en una carcajada.

Kahkaha ile gülmekten kendini alamadı.

No pude evitar sonreír ante su franqueza infantil.

Onun çocuksu samimiyetine gülmekten kendimi alamadım.

Tuve que agarrarla para evitar que se cayera.

Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.

La guerra se debe evitar a toda costa.

Ne pahasına olursa olsun savaştan kaçınılmalı.

No pudimos evitar reirnos del chiste del profesor.

Öğretmenin şakasına gülmekten kendimi alamadım.

No puedo evitar sentir lástima por esa chica.

Kız için üzülmemek elimde değil.

Evitar. Limitar el contacto a lo estrictamente necesario.

Sınırla. Mümkün olabildiğince sınırla.

Tengo colesterol y debo evitar las grasas saturadas.

Yüksek kolestrolüm var ve doymuş yağlardan kaçınmam gerekiyor.

No pude evitar escuchar tu conversación con Tom.

Tom'la konuşmanıza kulak misafiri olmaktan kendimi alamadım.

¿Cómo podemos evitar que esto vuelva a suceder?

Bunun tekrar olmasını nasıl önleyebiliriz?

A veces soy idiota. No lo puedo evitar.

Bazen bir adamım, bu konuda bir şey yapamam.

Tom no podía evitar sentir lástima por Mary.

Mary için üzülmemek Tom'un elinde değildi.

Para evitar que el gobierno brutalice a nuestros clientes,

durdurmak için yasal yollara başvurmaya devam edeceğiz

Y no puedo evitar preguntarme, "¿Por qué es eso?"

Kendime "Neden böyle?" diye sormadan yapamıyorum.

Si se puede elegir, ¡hay que evitar los huevos!

Bir seçeneğiniz varsa, yumurtadan uzak durun!

Pero evitar el vertido de plástico en los océanos

Ancak okyanus plastiğini engellemek

evitar que las personas vengan al área donde viven

insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek

No puedo evitar pensar que estás en un error.

- Bir hata yaptığını düşünmekten başka çare yok.
- Ne yapayım, bana hata yapıyormuşsun gibi geliyor.
- İster istemez hata yaptığını düşünüyorum.

Tom agarró a Mary para evitar que se cayera.

Tom onu düşmekten korumak için Mary'yi yakaladı.

Me pasé toda la tarde intentando evitar a Tom.

Tüm öğleden sonrayı Tom'dan sakınmaya çalışarak geçirdim.

Deberías evitar ir por ese lado de la ciudad.

Şehrin o tarafını temiz tutmalısın.

Debemos evitar la guerra por todos los medios posibles.

Mümkün olan tüm araçlarla savaştan kaçınmalıyız.

El entrenador aconsejó a Angela evitar el ejercicio extenuante.

Eğitmen, Angela'ya yorucu egzersizden kaçınmasını tavsiye etti.

Se debe encontrar una manera de evitar la inflación.

Biri enflasyonu durdurmak için bir yol bulmalı.

¿Cuál es la mejor forma de evitar que bosteces?

Kendinizi esnemekten alıkoymak için en iyi yol nedir?

Debemos evitar que este tipo de incidente se repita.

Bu tür bir olayın tekrarlanmasını önlemeliyiz.

- No pude evitar reírme.
- No podía contener la risa.

- Kendime gülmemek elimde değildi.
- Kendime gülmekten alıkoyamadım kendimi.

Tom sacrificó su torre para evitar el jaque mate.

Tom mat olmamak için kalesini feda etti.

- Estoy haciendo todo lo posible para evitar pillar un resfriado.
- Estoy haciendo todo lo que puedo para evitar pillar un resfriado.

Soğuk algınlığına yakalanmaktan kaçınmak için elimden gelen her şeyi yapıyorum.

No puedo evitar preguntarme si esto puede hacer una diferencia.

Bunun fark yaratıp yaratmadığını merak etmeden yapamıyorum.

Creo que la clave para evitar un futuro sin empleos

İşsiz geleceğimizi önlemenin anahtarının

Evitar los entornos de los animales salvajes portadores de virus.

virüs taşıyan yabani hayvanların ortamlarından uzak durmak

Busca evitar el mal manejo de fechas y datos importantes

önemli tarihleri ve veriler yanlış aktarmamak için bakıyor

- No pude contener el sueño.
- No pude evitar quedarme dormido.

Uykuya dalmak elimde değildi.

Incluso si toman precauciones para evitar contacto con otras personas?

insanlarla sınırlı temasa dikkar ederek?

No puedo evitar pensar que mi padre sigue con vida.

Babamın hâlâ sağ olduğunu düşünmeden edemiyorum.

Para evitar confusiones, los equipos se vistieron de colores distintos.

Karışıklığı önlemek için, takımlar farklı renkler giydi.

Aquí hay una lista de cosas que deberías evitar comer.

Burada yemekten imtina etmen iktiza eden şeylerin listesi vardır.

Esta campaña no puede evitar nuevos brotes del virus Zika.

Bu kampanya yeni Zika virüs salgınlarını önleyemez.