Translation of "Prestado" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Prestado" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Puedo tomarlo por prestado?
- ¿Puedo pedirlo prestado?

Onu ödünç alabilir miyim?

- Cogí prestado un coche.
- He pedido prestado un coche.

Bir araba ödünç aldım.

¿Puedo pedir prestado esto?

Bunu ödünç alabilir miyim?

Yo lo tomé prestado.

Onu ödünç aldım.

Tomó prestado dos libros.

O iki kitap ödünç aldı.

- ¿Te puedo pedir prestado tu teléfono?
- ¿Puedo pedirte prestado tu teléfono?

- Telefonunu ödünç alabilir miyim?
- Araç telefonunu ödünç alabilir miyim?

Necesito pedir prestado esta escoba.

Bu süpürgeyi ödünç almam gerekiyor.

¿Podría tomar su libro prestado?

Kitabını bana ödünç vermeyi lütfeder misin?

¿Puedo tomar prestado este paraguas?

Bu şemsiyeyi ödünç alabilir miyim?

¿Puedo pedir prestado un martillo?

Ben bir çekiç ödünç alabilir miyim?

¿Puedo tomar prestado este libro?

Bu kitabı ödünç alabilir miyim?

¿Puedo tomar prestado tu paraguas?

Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.

Ellas piden prestado revistas de Taninna.

Onlar Taninna'dan dergiler ödünç aldılar.

Pedí prestado el auto de Tom.

Tom'un arabasını ödünç aldım.

Le pedí prestado dinero a Tom.

Tom'dan ödünç para aldım.

Deberías devolver lo que pides prestado.

Ödünç aldığın şeyi iade etmelisin.

- He prestado atención.
- Estaba prestando atención.

Dikkatimi veriyorum.

¿Cuánto dinero necesita pedir prestado Tom?

Tom ne kadar ödünç para almalı?

Tom me pidió prestado el carro.

Tom arabamı ödünç aldı.

Él constantemente me pedía dinero prestado.

O, benden sürekli olarak ödünç para alıyordu.

Él siempre me pide dinero prestado.

O her zaman benden borç para alıyor.

Ella le tomó el libro prestado.

Kitabı ondan ödünç aldı.

Tomé dinero prestado de mi padre.

Babamdan ödünç para aldım.

No quiero ni prestar ni pedir prestado.

Ödünç vermek ya da ödünç almak istemiyorum.

¿Puedo pedir prestado algo con qué escribir?

Yazı yazacak bir şey ödünç alabilir miyim?

Pedí prestado 1.000 yenes de mi primo.

Kuzenimden 1,000 yen ödünç aldım.

Ustedes piden prestado joyas de sus amigas.

Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.

Devolví el cuchillo que había tomado prestado.

Emanet aldığım bıçağı geri verdim.

Pedí prestado el diccionario de mi amigo.

Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.

¿Cuánto tiempo puedo tomar prestado este libro?

Bu kitabı ne kadar süreyle ödünç alabilirim?

Tomé prestado este cómic de su hermana.

Bu çizgi romanı onun kız kardeşinden ödünç aldım.

¿Puedo tomarlo prestado durante unas dos semanas?

Yaklaşık iki haftalığına onu ödünç alabilir miyim?

Debería haber prestado un poco más de atención.

Biraz daha dikkat etmeliydim.

Este era el libro que le tomé prestado.

Ondan ödünç aldığım bu kitaptı.

Yo no lo robé, solo lo cogí prestado.

Ben onu çalmadım. Sadece onu ödünç aldım.

Tom tomó algo de dinero prestado de Mary.

Tom Mary'den biraz para ödünç aldı.

Ellas piden prestado libros de la biblioteca de profesores.

Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.

¿Le has prestado tu auto alguna vez a alguien?

Hiç arabanı birisine ödünç verdin mi?

Tuve que pedir prestado dinero para comprar el coche.

Araba almak için borç almak zorunda kaldım.

Tom sabe que pedí prestado el dinero a María.

Tom parayı Mary'den ödünç aldığımı biliyor.

Te aconsejo no pedir prestado dinero de tus amigos.

Arkadaşlarından borç para almamanı tavsiye ederim.

Pedí prestado este libro de historietas a su hermana.

Bu çizgi roman kitabını onun kız kardeşinden ödünç aldım.

- ¿Me prestas tu juguete?
- ¿Puedo pedir prestado tu juguete?

Ben senin oyuncağını ödünç alabilir miyim?

Usted puede tomar prestado mi coche en cualquier momento.

İstediğin zaman arabamı ödünç alabilirsin.

Le pedí prestado el destornillador a un amigo mío.

Tornavidayı bir arkadaşımdan ödünç aldım.

Él puede tomar prestado mi ciclomotor durante unos cuantos días.

O, mopedimi birkaç günlüğüne ödünç alabilir.

No me atrevo a pedirle al jefe prestado el coche.

Patrondan arabasını ödünç almayı istemeye cüret etmem.

- ¿Me puedes prestar el diccionario?
- ¿Puedo tomar prestado tu diccionario?

Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?

- Ella tomó el mío prestado.
- Ella tomó la mía prestada.

Benimkini ödünç aldı.

Tom no fue el que me pidió prestado el carro.

Tom arabamı ödünç alan kişi değil.

Cuando se pide dinero prestado, se deben aceptar las condiciones.

Biz borç para aldığımızda , şartları kabul etmeliyiz .

Tom no debería haber cogido prestado el coche de Mary.

Tom Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.

Tom debería haberle prestado atención a lo que Mary dijo.

Tom Mary'nin söylediğine dikkat etmeliydi.

Tom tomó prestado una enorme suma de dinero de Mary.

Tom Mary'den büyük bir miktarda para ödünç aldı.

Ni para tomar dinero prestado de China o del Banco Mundial.

veya yardımlara bağlanmamız için bir sebep yok.

- ¿Me puedes dejar prestado 500 yenes?
- ¿Me puedes prestar quinientos yenes?

500 Yen ödünç verebilir misiniz?

Él pidió prestado dinero al banco para comprar una casa nueva.

O evini finanse etmek için bankadan ödünç para aldı.

Tom estå enfadado porque Mary tomó prestado su portátil sin permiso.

Mary onun dizüstü bilgisayarını sormadan aldığı için Tom kızgın.

Maria devolvió el libro que había tomado prestado de la biblioteca.

Mary kütüphaneden ödünç aldığı kitabı iade etti.

Tom previno a Mary de que John intentaría pedirle dinero prestado.

Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.

Él tomó prestado algo de dinero de su padre como último recurso.

O, son çare olarak babasından ödünç para aldı.

Me topé con un libro de tapa roja y resolví tomarlo prestado.

Ben kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve onu ödünç almaya karar verdim.

Esto demuestra que han prestado atención a las necesidades de los clientes.

Bu onların müşterilerinin ihtiyaçlarını dinlediğini gösteriyor.

Él le aconsejó que no le pidiera dinero prestado a sus amigos.

Ona onun tarafından arkadaşlarından borç para almaması tavsiye edildi.

- ¿Puedo tomar tu secador de pelo prestado?
- ¿Puedo coger tu secador de pelo?

Saç kurutucunuzu ödünç alabilir miyim?

¿Estás seguro de que quieres coger prestado el coche de Tom sin pedírselo?

Sormadan Tom'un arabasını ödünç almak istediğinden emin misin?

Mi hermano pide prestado un libro nuevo de la biblioteca, todos los días.

Her gün, erkek kardeşim kütüphaneden yeni bir kitap ödünç alır.

Tomé prestado el martillo de mi padre para construir una caseta para perros.

Bir köpek kulübesi yapmak için babamın çekicini ödünç aldım.

Y eso me llevó a mi tercer descubrimiento, el cual tomé prestado de Einstein:

Böylece Einstein'dan ödünç aldığım üçüncü farkındalığım oluştu.

Ella le pidió prestado el libro hace muchos años y aún no se lo ha devuelto.

O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.

Cuando sea que quieras tomar prestado mi auto, todo lo que tienes que hacer es pedirlo.

Arabamı ödünç almak istediğin zaman yapman gereken tek şey istemektir.

- Tom previno a Mary de no tomar prestado demasiado dinero de John.
- Tom le aconsejó a Mary que no le prestara demasiado dinero a John.

Tom, Mary'ye John'dan çok fazla ödünç para almamasını tavsiye etti.