Examples of using "Enseñar" in a sentence and their turkish translations:
Bana ne öğretebilirsin?
Öğretmek öğrenmektir.
İngilizce öğretebilirim.
Öğretmeyi seviyorum.
Öğretmeyi severim.
İngilizce öğretmek onun mesleğidir.
Benim işim İngilizce öğretmektir.
Bana İngilizce öğretebilir misin?
Pasaportunuzu göstermelisiniz.
(Şarkı söylüyor) Sana dünyayı gösterebilirim --
O, Fransızca öğretebilir.
O nasıl dil öğreteceğini biliyor.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
Bana bu çantayı gösterir misin?
Fransızca öğretmekten zevk almıyorum.
Büyüdüğümde tarih öğretmek istiyorum.
Bana dövüşmeyi öğretebilir misin?
çocuklara okumayı öğretmek?
Sana nasıl dövüşeceğini öğretebilirim.
Çocuklara İspanyolca öğretmeyi seviyorum.
Sana bir şey göstereceğim.
Bana bir şey göstermek istediğini biliyordum.
Bana da öğretebilir misiniz?
Tom'a öğreteceğim.
- Okulda İngilizce öğretmek istedi.
- Okulda İngilizce öğretmek istiyordu.
İngilizce öğretebilir.
Öğretme işi ilişki inşasıdır
bir durumda bulunduysanız
çocuklara cesur erkek ya da
Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
Küçük çocuklara öğretmeyi seviyorum.
Öğrenmek bir şeydir, öğretmek başka bir şeydir.
Sevgini nasıl göstereceğini sana öğretebilirim.
Sana yeni arabamı göstereceğim.
Size çok özel bir şey göstermek istiyorum.
Küçük çocuklara öğretmek kolay değildir.
Lütfen bana bu eteği gösterebilir misin?
Çünkü onlar gerçek anlamda toplumumuzu nasıl geliştireceğimizi bize gösteriyor
İnsanlara beslenme, barınma ve eğitimin
yahu gayet verimli bir şekilde ders anlatılabiliyor
Sana biraz karate öğreteceğim.
Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
Genç çocuklara öğretmek kolay değildir.
Bize çalışmalarınızdan bazı örnekler gösterir misiniz?
Nasıl yapılması gerektiğini sana göstereceğim.
Bana dilini öğretirsen, sana benimkini öğretebilirim.
güç, kuvvet ve umut tekniklerini öğretmek için
Aynı zamanda bunları okulda öğretmenin
Bay Davis İngilizce öğretmek için Japonya'ya geldi mi?
O, hem İngilizce hem de Fransızca öğretebilir.
- Bana nasıl uçacağımı öğretebilir misin?
- Bana uçmayı öğretir misin?
İstiyorsan sana dilimi konuşmayı öğretebilirim.
Bay Davis Japonya'ya İngilizce öğretmek için mi geldi?
O hem İngilizce hem de Fransızca öğretme yeteneğine sahiptir.
İslamiyetin göre ölünün arkasından mevlüt okutmak
devlet zorla o öğretmenlere ders verin demedi
O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.
Öğrenmek bir şey, öğretmek tamamen bir başka şeydir.
Bay Davis İngilizce öğretmek için Japonya'ya geldi mi?
Çocuklara öğretmek yetişkinlere öğretmekten daha kolaydır.
ölünün arkasından mevlüt okutmak gibi törenlerle karşılaşmayız
Öğrenmeye istekli olmayan biri öğretmeye değmez.
Bana bir bıçağı nasıl bileyeceğimi öğretebileceğin söylendi.
Öğretmenin zevki öğrenmenin zevkinden daha az değildir.
Sana unutmayacağın bir ders öğreteceğim.
Bir bayanın biletini göstermeden kapıdan girdiğini gördüm.
Cezaya başvurmadan çocuklara görgü öğretebilirsiniz.
Çocuklara yalan söylememek öğretilmelidir.
Denver'daki ilk okulumda sekiz yaş grupları ile
İnsanlara ne öğrenmeye isteksiz olduklarını öğretmek zordur.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- Ben sana santranç oynamayı öğreteceğim.
Birine bir şey öğretmek mümkün değil-o sadece kendisi öğrenebilir.
Tom yaşlı bir köpeğe yeni hileler öğretemeyeceğinizi her zaman bize söyledi.
- Siz yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsiniz.
- Huylu huyundan vazgeçmez.
Ehliyetinizi görebilir miyim, lütfen?
Çocuklara öğretmek yetişkinlere öğretmekten daha kolaydır.
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.