Translation of "Metal" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Metal" in a sentence and their turkish translations:

Piezas de metal microscópicas

mikroskobik metal parçaları

El ácido corroyó el metal.

Asit metali çürüttü.

El plomo es un metal.

Kurşun bir metaldir.

Es una caja de metal.

Bu metal bir kutu.

Tengo una mesa de metal.

- Metal bir masam var.
- Metal bir tablom var.

Las monedas son de metal.

- Bozuk paralar metaldir.
- Bozuk paralar madenidir.

Esta escalera es de metal.

Bu merdiven metal.

El aluminio es un metal.

Alüminyum bir metaldir.

El tazón de metal es caro.

Metal kase pahalıdır.

El hierro es un metal útil.

Demir yararlı bir metaldir.

¿El mercurio es verdaderamente un metal?

Cıva gerçekten bir metal midir?

El metal se contrae al enfriarse.

Metal soğuyunca büzülür.

Sí, hay algo de metal allí abajo.

Evet, aşağıda kesinlikle metal bir şey var.

Vendemos platos de metal, papel, y madera.

Metal, kağıt ve tahta tabaklar satarız.

El hierro es un metal muy útil.

- Demir çok yararlı bir metaldir.
- Demir çok faydalı bir metaldir.

¿Esto está hecho de madera o de metal?

O ahşaptan mı yoksa metalden mi yapılmıştır?

Tom sumergió el metal caliente en agua fría.

Tom sıcak metali soğuk suya daldırdı.

¿Cuál es tu guitarrista de heavy metal favorito?

Favori heavy metal gitaristin kim?

Su reseña de Metal Gear Solid V: Ground Zeroes.

Metal Gear Solid V: Ground Zeroes'in incelemesindeler.

Vendemos platos de metal, de papel y de madera.

Biz metal, kağıt ve tahtadan tabaklar satarız.

Y ver si ese metal que brilla son los restos?

enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

Soy bastante fuerte para llevar esas pesadas cajas de metal.

Şu ağır metal kutuları taşıyacak kadar güçlüyüm.

Hallé una enorme reja de metal que intenté trepar y cruzar,

Büyük bir metal kapı buldum, tırmanıp atlamaya çalıştım,

El níquel es un metal duro y de color blanco plateado.

Nikel, sert, gümüş beyazı bir metaldır.

¿Qué te hace pensar que a Tom le gusta el heavy metal?

Tom'un heavy metali sevdiğini sana düşündüren ne?

Deberemos tener mucho cuidado porque hay mucho metal expuesto que es filoso y está oxidado.

Aşırı dikkatli olmalıyız, çünkü sivri ve paslı olan çok fazla metal bulunuyor.

Y con metal oxidado. Peor aún. Así se contrae el tétanos. Crece en el herrumbre.

Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.

Bien, ¿cuál es nuestra mejor opción para bajar al cañón y ver si ese metal que brilla son los restos?

Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

Hay cuatro tachos de basura en la escuela: uno para papel, otro para plástico y otros dos para vidrio y metal.

Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.

El escultor dijo que la obra representaba una ventana al cielo, pero a mí me parecía un trozo de metal retorcido y sin sentido.

Heykeltraş işin gökyüzüne açılan bir pencereyi temsil ettiğini söyledi, ama bana mantıksız eğri böğrü bir metal parçası gibi göründü.