Translation of "Miró" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Miró" in a sentence and their turkish translations:

- Ella me miró.
- Me miró.

O bana baktı.

Me miró

Bana öylece baktı.

Tom miró.

Tom baktı.

- Ese hombre me miró.
- El hombre me miró.

Adam bana baktı.

Miró al soldado,

Askere baktı

Ella miró alrededor.

O etrafına bakındı.

Me miró atentamente.

O bana baktı.

Me miró sorprendido.

O, şaşkınlıkla bana baktı.

Él la miró.

O, ona baktı.

Solo me miró.

O sadece bana baktı.

- Ella me miró y sonrió.
- Me miró y sonrió.

O bana baktı ve gülümsedi.

- ¿Viste como él me miró?
- ¿Acaso viste cómo me miró?

Onun bana nasıl baktığını gördün mü?

Se miró al espejo.

Aynadaki yansımasına tekrar baktı.

Ella me miró furiosamente.

Bana kızgınca baktı.

Me miró y ladró.

Bana baktı ve havladı.

Él miró al cielo.

O, gökyüzüne baktı.

Lo miró con enojo.

O ona öfkeyle baktı.

Tom miró al piso.

Tom yere baktı.

Tom miró a Mary.

Tom, Mary'ye baktı.

Tom miró el reloj.

Tom saatine baktı.

Él miró hacia atrás.

O geriye baktı.

Él me miró fijamente.

Gözlerini bana dikti.

El hombre me miró.

Adam bana baktı.

Ella miró al cielo.

Gökyüzüne baktı.

Ella miró con asombro.

O şaşkınlık içinde baktı.

Tom miró hacia arriba.

Tom sözlükte aradı.

Tom miró un ratón.

Tom bir fare gördü.

Amy me miró sonriendo.

Amy gülümseyerek bana baktı.

Miró por la ventana.

Pencereden baktı.

- Se miró en el espejo.
- Ella se miró en el espejo.

Aynada kendine baktı.

- Tom no miró adónde iba.
- Tom no miró hacia donde iba.

Tom gittiği yere bakmıyordu.

- Ella le miró con odio.
- Ella lo miró fijamente con odio.

O, ona nefretle baktı.

- Tom nunca miró hacia atrás.
- Tom nunca miró de vuelta.
- Tom nunca miró detrás.
- Tom nunca volteó la mirada.

Tom asla arkasına bakmadı.

Meg ni siquiera me miró.

Meg bana bakmadı bile.

Ella miró alrededor con asombro.

O şaşkınlıkla etrafına bakındı.

Ella me miró con tristeza.

O, bana üzüntülü şekilde baktı.

Ella miró a su alrededor.

O bütün etrafına bakındı.

Él me miró y sonrió.

O bana baktı ve gülümsedi.

Me miró y se rio.

O bana baktı ve güldü.

Él miró hacia otro lado.

O, bakışlarını çevirdi.

Ella lo miró con odio.

- O, ona nefretle baktı.
- O ona nefretle bakıyordu.

Tom miró preocupado a Mary.

Tom Mary'ye endişeli şekilde baktı.

El perro miró al agua.

Köpek suyu inceledi.

Miró por encima del hombro.

Omzunun üzerinden arkasına baktı.

Le miró a los ojos.

O onun gözlerine baktı.

La mujer nos miró ferozmente.

Kadın bize dik dik baktı.

Tom miró disgustado a Mary.

Tom Mary'ye kaşlarını çattı.

Ella miró tímidamente al joven.

Genç adama utanarak baktı.

Él miró por el microscopio.

O, mikroskoptan baktı.

Ella le miró con enfado.

O, ona öfkeyle baktı.

Agnès miró los botes marrones.

Agnès kahverengi teknelere baktı.

Tom miró fijamente a Mary.

Tom, Mary'ye baktı.

Él miró hacia el techo.

O, tavana baktı.

Tom se miró las manos.

Tom ellerine baktı.

- Miró a izquierda y derecha.
- Miró hacia la izquierda y hacia la derecha.

O sola ve sağa baktı.

- Ella le miró directamente a los ojos.
- Ella lo miró directamente a los ojos.
- Ella lo miró justo a los ojos.

O, doğrudan onun gözüne baktı.

- Ella le miró directamente a los ojos.
- Ella lo miró directamente a los ojos.

O, doğrudan onun gözüne baktı.

Mary se miró en el espejo.

Mary aynada kendine baktı.

Papá miró a mamá con timidez.

Baba, anneye utangaç bir şekilde baktı.

Ella lo miró tímidamente a él.

O, ona utanarak baktı.

Ella me miró a los ojos.

O, gözüme baktı.

Me miró con una expresión extraña.

Bana garip bir ifadeyle baktı.

Él me miró a los ojos.

O benim gözlerime baktı.

Él me miró a la cara.

O, yüzüme baktı.

Él la miró fijamente con odio.

O nefret ile ona baktı.

Repentinamente, se detuvo y miró alrededor.

Birden, durdu ve etrafına baktı.

Tom ni siquiera miró a Mary.

Tom, Mary'ye bakmadı bile.

Tom miró que Mary estaba ocupada.

Tom Mary'nin meşgul olduğunu gördü.

Tom miró a Mary con curiosidad.

Tom Mary'ye merakla baktı.

Aquella mujer me miró de lado.

O kadın bana kuşkuyla baktı.

Tom sonrió cuando Mary le miró.

Tom, Mary ona bakarken gülümsedi.

Tom miró a su alrededor frenéticamente.

Tom telaş içinde etrafa bakındı.

Ella lo miró a la cara.

O, onun yüzüne baktı.

Tom se miró en el espejo.

Tom aynada kendine baktı.

Tom miró a Mary con odio.

Tom, Mary'ye nefretle baktı.

Quien miró la figura central y dijo:

Merkez karaktere baktı

Él se volteó y miró hacia atrás.

Döndü ve geriye baktı.

Bob me miró a la cara fijamente.

Bob yüzüme baktı.

Tom miró al alto hombre con recelo.

Tom uzun adama kuşkuyla baktı.

Tom miró hacia afuera de la ventana.

Tom pencereden dışarı baktı.

Tom miró a Mary en los ojos.

Tom, Mary'nin gözüne baktı.

Ella le miró fijamente con ojos temerosos.

Korkulu gözlerle ona bakıyordu.

Tom abrió la caja y miró adentro.

Tom kutuyu açtı ve içine baktı.

Tom miró a Mary a los ojos.

Tom, Mary'nin gözüne baktı.

Él miró hacia atrás y me sonrió.

O, geriye baktı ve bana gülümsedi.

Él la miró directo a los ojos.

Doğrudan gözlerinin içine baktı.

Tom miró fijamente a Mary con odio.

Tom nefretle Mary'ye baktı.

Tom miró por encima de la cerca.

Tom çitin üzerinden baktı.

Ella miró alrededor, pero no vio nada.

O etrafına baktı, ama hiçbir şey görmedi.

Él la miró profundamente a los ojos.

Onun gözlerine son derece içten baktı.

Tom miró la foto más de cerca.

Tom resme daha yakından baktı.

El policía miró a Tom con sospecha.

Polis, Tom'a kuşkuyla baktı.

La pobre niña miró hacia el cielo.

Yoksul kız gökyüzüne baktı.

Miró el mapa y señaló algunos lugares.

Haritaya bakıp bazı yerlere işaret koydu.

- El hombre alto lo miró a Tom y sonrió.
- El hombre alto miró a Tom y sonrió.

Uzun adam Tom'a baktı ve gülümsedi.

Y él miró al tipo del otro lado:

Sonra yanındaki arkadaşına dönüp