Examples of using "Entero" in a sentence and their turkish translations:
bir bütün veya kırılmış;
Bütün gün sizi bekledik.
Tüm kitabı okudum.
Dün bütün gün uyudum.
Bütün gün çok yağmur yağdı.
Ben bir kelime bile anlamıyorum.
Onun hepsini okumadım.
Tüm gün boşum.
tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.
bir anda tüm dünyayı sarıverdi
Tom tamamen siyah giyinmişti.
Benim ülkem bütün dünya.
Bütün gün tenis oynuyordum.
Yıl boyunca çok yağmur var.
Dün bütün gün çok çalıştım.
Bütün kitabı okudun mu?
Bütün Dünya yanıyor.
Tüm gün sürekli yağmur yağdı.
Bütün ülke karla kaplıydı.
Bütün ülke karın altında gömülüydü.
O, tüm ülkede bilinir.
Tom'un tam adı nedir?
O bütün hikayeyi anlayamadı.
Bütün günü Facebook'ta geçirmiyorum.
Bütün günü Yoyogi Park'ta geçirdik.
Bütün gün burada kalabileceğimizi düşündüm.
Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.
Benim annem dünyanın en iyi annesidir.
Kim bir hayatı kurtarırsa tüm dünyayı kurtarır.
Hayat kurtaran tüm dünyayı kurtarır.
Bütün günü odayı temizleyerek geçirdim.
O, ona bütün gün yağmur yağacağını söyledi.
Onlar bütün günü sahilde geçirdiler.
Tüm dünya büyük bir kriz yaşıyor
- Bütün gökyüzü aydınlandı ve bir patlama meydana geldi.
- Bütün gökyüzü aydınlandı ve bir patlama oldu.
Dağ tüm yıl boyunca karla kaplı.
Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.
Tom'un her şeyi yediğine inanamıyorum.
Tom üç saatte tüm kitabı okudu.
McDonald hamburgerleriyle dünyaca ünlüdür.
Bugün bütün gündür sabırsızlıkla seni bekliyorum.
Gün; gece, sabah, öğlen ve akşamdan oluşur.
Bütün dünya bir atom savaşı ile yok edilebilir.
Tüm hafta sonunu kütüphanede çalışarak geçirdim.
İlkinde, bütün resme hükmeden rengi değiştirdim.
Bugün ben bütün dünyayı seviyorum.
Evleneceğimizi bütün dünyanın bilmesini istiyorum.
Evimiz tamamen yeniden inşa edildi.
O hastaydı, bu yüzden tüm gün boyunca yatakta uzandı.
Tüm dünyadan pul topluyoruz.
Patlama bütün binayı salladı.
Mary'nin kıçını temizlemek için bir rulo tuvalet kağıdına ihtiyacı var.
Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
Bu dağ bütün yıl karla kaplıdır.
Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde
- Bütün gün seni arıyordum.
- Bütün gündür seni arıyorum.
Duvar tarafından desteklenen tüm tavan onunla birlikte çöktü.
Üç saatten kısa süren muharebede, koca Roma ordusu darma duman oldu.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Servilius'un süvarilerini devre dışı bırakarak, etkin bir biçimde bütün Konsül ordusunu nötralize ediyor.
düşman olarak gördüğü ve düşman olarak tüm dünyaya ilan ettiği adamla yan yana geliyor
Hayatında ilk defa, Yuka, İngilizce bir kitabın tamamını okumayı bitirdi.
O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.
O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
Gün boyunca çalışmış olan Tom dinlenmek istiyordu.
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Tom bütün gün boyunca evi temizlediğini söyledi.
Bütün bir gün seni çevrim içi görmemem neredeyse beni korkuttu.
Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
Bütün gün yediğim şeyin sadece bir dilim ekmek olduğunu düşünürsek ben gerçekten o kadar aç değilim.
Bütün sene boyunca bu dağ karla kaplı.