Translation of "Correr" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Correr" in a sentence and their turkish translations:

- Puedo correr.
- Sé correr.

- Koşabilirim.
- Çalıştırabilirim.

- Empieza a correr.
- Comienza a correr.

Koşmaya başlayın.

- Si quieres correr, corre.
- Si queréis correr, corred.
- Si quiere correr, corra.
- Si quieren correr, corran.

Koşmak istiyorsan, öyleyse koş.

Puedo correr.

Koşabilirim.

Quiero correr.

Ben koşmak istiyorum.

Odia correr.

Koşmaktan nefret ediyor.

- A ella le gusta correr.
- Le gusta correr.

O koşmayı sever.

- Odio correr riesgos.
- No me gusta correr riesgos.

Risk almaktan hoşlanmam.

Ve a correr."

Koşuya çık" dedi.

Me gusta correr.

Ben koşmayı severim.

Le gusta correr.

- O koşmayı sever.
- O çalıştırmayı seviyor.

Tom quiere correr.

Tom koşmak istiyor.

Tom odia correr.

Tom çalışmaktan nefret eder.

¿Puedo correr contigo?

Ben sizinle birlikte çalışabilirmiyim?

Intenté correr rápido.

Ben hızlı koşmak için gayret ettim.

¿Te gusta correr?

Koşmayı sever misin?

Tenemos que correr.

Koşmalıyız.

Tengo que correr.

Koşmalıyım.

¿Puedes correr rápido?

Hızlı koşabilir misin?

Odio correr riesgos.

Risk almaktan nefret ederim.

Ella odia correr.

O koşmaktan nefret ediyor.

- Ken debe correr rápido.
- Ken tiene que correr rápido.

Ken hızlı koşmalıdır.

Tom puede correr rápido.

Tom hızlı koşabilir.

Tony puede correr rápido.

Tony hızlı koşabilir.

Él puede correr rápido.

O hızlı koşabilir.

Me voy a correr.

Koşmaya giderim.

Ken debe correr rápido.

Ken hızlı koşmak zorunda.

Naoko puede correr rápido.

Naoko hızlı çalışabilir.

Él empezó a correr.

O koşmaya başladı.

No puedes correr, Tom.

Sen koşamazsın, Tom.

Creo que deberíamos correr.

Bence koşmalıyız.

Estoy harto de correr.

Koşmaktan usandım.

¿Puedo correr las cortinas?

- Perdeleri çekebilir miyim?
- Perdeleri kapatabilir miyim?

Aquí es peligroso correr.

Burada koşmak tehlikelidir.

Yo tengo que correr.

- Kaçmak zorundayım.
- Koşmak zorundayım.

- Puedes correr, pero no puedes ocultarte.
- Puedes correr, pero no esconderte.

Sen kaçabilirsin ama gizlenemezsin.

No es pelear, sino correr.

dövüşmek değil, kaçmak.

El perro empezó a correr.

Köpek koşmaya başladı.

¡Qué rápido puede correr él!

O ne kadar hızlı koşabilir!

Ken tiene que correr rápido.

Ken hızlı koşmak zorundadır.

Estoy demasiado cansado para correr.

Koşamayacak kadar çok yorgunum.

Permití a mi caballo correr.

Atımın koşmasına izin verdim.

A Tom le gusta correr.

Tom çalışmayı sever.

A ella le gusta correr.

O koşmayı sever.

Tom se puso a correr.

Tom koşmaya başladı.

Es peligroso correr por aquí.

- Burada koşmak tehlikeli.
- Burada koşmak tehlikelidir.

No puedo correr tan rápido.

Ben hızlı koşamam.

No tienes que correr rápido.

Hızlı koşmak zorunda değilsiniz.

Tom no quería correr riesgos.

Tom riske girmek istemedi.

- Puede correr tan rápido como tú.
- Él puede correr tan rápido como tú.

O senin kadar hızlı koşabilir.

- John está demasiado gordo para correr rápido.
- Juan es demasiado gordo para correr rápido.

John hızlı koşamayacak kadar çok şişman.

Tuve que correr a la estación.

Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.

Él no podía correr muy rápido.

O çok hızlı koşamadı.

¡Hoy voy a correr quince quilómetros!

Bugün on beş kilometre koşacağım!

Aprendé a caminar antes de correr.

Koşmadan önce yürümeyi öğren.

Un caballo puede correr muy rápido.

Bir at çok hızlı koşabilir.

Tom y Mary tuvieron que correr.

Tom ve Mary koşmak zorunda kaldı.

Mi hermano puede correr muy rápido.

Kardeşim çok hızlı koşabilir.

Es un riesgo que debemos correr.

Bu almamız gereken bir risk.

Él no puede correr muy rápido.

O çok hızlı koşamaz.

Correr hace bien para la salud.

Koşmak sağlık için iyidir.

- Lo vi correr.
- Lo vi corriendo.

- Onun koştuğunu gördüm.
- Onu koşarken gördüm.

Las ardillas pueden correr verdaderamente rápido.

- Sincaplar gerçekten hızlı koşabilirler.
- Sincaplar gerçekten hızlı bir şekilde kaçabilirler.

No voy a correr ese riesgo.

O riski almayacağım.

Tom no puede correr muy rápido.

Tom çok hızlı koşamaz.

Está demasiado gordo para correr rápido.

O, hızlı koşmak için çok şişman.

¿Vas a correr todos los días?

Her gün koşacak mısın?

He decidido correr todos los días.

Her sabah koşmaya karar verdim.

Aprende a andar antes de correr.

Koşmadan önce yürümeyi öğren.

Correr es bueno para la salud.

Koşu sağlığınız için iyi.

Tom no podía correr muy rápido.

Tom çok hızlı koşamadı.

Hoy quiero correr por la playa.

- Bugün sahilde koşmak istiyorum.
- Bugün plajda koşmak istiyorum.

Tom no quiere correr ningún riesgo.

Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.

- No se debe correr dentro de la escuela.
- No debes correr en los edificios escolares.

Okul binalarında koşmamalısın.

- Ella cerró la sombrilla y echó a correr.
- Ella cerró el paraguas y echó a correr.
- Ella cerró el paraguas y se mandó a correr.

O, şemsiyesini kapattı ve koşmaya başladı.

Les era más fácil correr más riesgos.

risk almaya devam etmeleri bir o kadar kolaylaşıyor olmasıydı.

Predije que la habituación a correr riesgos

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

No puedo correr porque estoy muy cansado.

Koşamam çünkü çok yorgunum.

Él podía correr rápido cuando era joven.

O gençken hızlı koşabilirdi.

Cuando me vio, se puso a correr.

O beni görünce koşmaya başladı.

Al terminar de correr, él estaba feliz.

Koşmayı bitirdikten sonra, o mutluydu.

No puedo correr tan rápido como tú.

- Senin kadar hızlı koşamam.
- Ben senin kadar hızlı koşamam.