Translation of "¡lío" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "¡lío" in a sentence and their turkish translations:

Mira qué lío.

Şu dağınıklığa bak.

¡Estoy hecho un lío!

Benim de kafam karıştı!

- ¡Qué rollo!
- ¡Qué jaleo!
- ¡Qué lío!
- ¡Menudo jaleo!
- ¡Menudo lío!
- ¡Vaya rollo!

Bu ne güçlük!

Estoy atrapado en un lío.

- Ben rutine bağladım.
- Ben çakılı kaldım.

Llevaba un lío de ropa.

O bir bohça giysi taşıdı.

¿En qué lío me estoy metiendo?

Kendimi neye bulaştırıyorum?

Él fue envuelto en ese lío.

O belaya karışmıştı.

No quiero meterme en un lío.

- Darboğaza düşmek istemiyorum.
- Zor duruma düşmek istemiyorum.

Él está ahora metido en un lío.

Şimdi onun başı belada.

Te has metido en un gran lío.

Büyük bir sorununuz var.

Él está metido en un gran lío.

- Onun büyük bir sorunu var.
- Onun başı belada.

Tom sacó a Mary de un lío.

Tom, Mary'yi karışıklıktan kurtardı.

Tom cree que está metido en un gran lío.

Tom başının büyük dertte olduğunu düşünüyor.

Es un lío total y me pone de los nervios.

Bu tam bir karmaşa ve benim sinirime dokunuyor.

Si me lo hubieras dicho antes de empezar ahora no estaríamos en este lío.

Biz başlamadan önce bana söyleseydin, biz şu anda bu karmaşa içinde olmazdık.