Examples of using "уезжать" in a sentence and their turkish translations:
Ben gittiğime üzgünüm.
- Şimdi gitme zamanı.
- Artık gitme zamanı.
Yarın sabah gitmek zorundayım.
Bugün Tom'un gitmesi gerekiyor mu?
Gitmek zorunda mısın?
Kim buradan ayrılmak isterdi?
Kasabadan ayrılmak istemiyorum.
Boston'dan ayrılmak istemiyorum.
Gitmemizin zamanı geldi de, geçiyor.
- Ayrılmak zorundayız.
- Terk etmek zorundayız.
Boston'u terk etmemeliydik.
Tom gitmekten korkuyor.
Tom Boston'dan ayrılmak istemiyor.
Ayrılmalıyız!
Bugün gitmene gerek var mı?
Tom derhal ayrılmamız gerektiğini söyledi.
Saat kaçta gideceğine önceden karar verdin mi?
Seni görmeden ayrılmak istemedim.
Ayrılmak zorunda değildin.
Tom'un ayrılmaması gerekirdi.
Tom terk etmek zorunda değildi.
Tom ayrılmak istemedi.
Tom gitmek istemiyor.
- Ayrılmak istemiyorum.
- Gitmek istemiyorum.
- Bırakmak istemiyorum.
Neden gitmek zorundayım?
Neden Tom gitmek zorunda?
Yarın ayrılacağım.
Boston'u tekrar asla terk etmeyeceğim.
Onlar ayrılmak istemiyorlar.
Ben ayrılmamaya karar verdim.
Ayrılmak istemedim.
Ne zaman gitmek zorundasın.
Eğer ayrılmak istiyorsan, gidebilirsin.
Ayrılma zamanıydı.
Gideceğim.
Boston'u terk etmeyi reddediyorum.
Giderken seni arayacağım.
Tom şimdi ayrılmak zorunda değil, değil mi?
- Tam çıkmak üzereydik.
- Biz de tam gidiyorduk.
- Tom ayrılmak üzereydi.
- Tom gitmek üzereydi.
- Derhal gitmemiz gerekiyor.
- Hemen gitmemiz gerek.
Buradan gitmek istemiyorum.
Mary, Tom'a ayrılmaması için yalvardı.
Tom'un gitmesine gerek yoktu.
- Söyle onlara, ben olmadan çıkmasınlar.
- Söyleyin onlara, bensiz çıkmasınlar.
- Ben yokken çıkmasınlar.
Tom'u ayrılmamaya nasıl ikna ettin?
Vedalaşmadan gitmek istemedim.
Tom zaten gitmemem için beni ikna etti.
Tom ayrılmak istemediğini söyledi.
Tom ayrılmak istemedi, ama ayrıldı.
Gidemezsin.
Tom bu kadar erken ayrılmamalıydı.
Tom'un ayrılmak istemediği açıktı.
Hemen gitmek zorundayım.
Tom, kasabadan ayrılması gerektiğini biliyordu.
Tom'un gitmesi gerektiğini biliyorum.
Gitmeliyim.
Tom şimdi gidemez.
Gitmen gerekir mi?
Tom fırsatı olduğunda gitmeliydi.
Tom ayrılmak istemedi, ama başka seçeneği yoktu.
Ben asla Boston'dan ayrılmak istemedim ama hiç şansım yoktu.