Examples of using "трудом" in a sentence and their turkish translations:
İnanması güç.
Evinizi zorla buldum.
Evini bulmakta zorluk yaşadım.
veya doğal doğum yapmış insanlar.
Başarısına çok çalışarak ulaştı.
O sınavı zorla geçti.
Daşa çekmeceyi güçlükle açtı.
Tom güçlükle kaçtı.
Onu yapma sorunum vardı.
Tom kıl payı kurtuldu.
Tom Fransızca öğrenmede zorlanıyor.
- Eski alışkanlıklar zor biter.
- Can çıkar huy çıkmaz.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.
Ben sınavı zorlukla geçtim.
Pencereyi açmakta zorlandım.
Kendime inanmakta zorlanıyorum.
Tom ayak parmaklarına dokunmak için çabaladı.
- Ben gözlerime güçlükle inandım.
- Neredeyse gözlerime inanamıyordum.
Onun evini bulmada biraz sorun yaşadım.
Servetini çok çalışarak biriktirdi.
Tom'un diğer insanlarla geçinme sorunu var.
Yeni arkadaşlar edinmede sorun yaşıyorum.
Okumak, her zaman benim için zor olmuştur ve hatta hâlen zor buluyorum.
Soruyu cevaplamayı zor buldu.
Biz senin otelini bulmakta zorluk yaşadık.
Buna inanmakta sorun yaşıyorum.
Onu inanması zor buluyorum.
Tom el işinde çok yeteneklidir.
Tom'un evini bulmakta zorluk çekiyordum.
Ne yazık ki, neredeyse hiç Fransızca konuşmam.
Zavallı serflerin ağır işi yapma zamanı.
Sıkı çalışma onu bulunduğu yere getirdi.
Biz dağa tırmandık ama zorlukla.
- Michael geçim yapmak için zor bir süreç geçirdi.
- Michael iki yakasını bir araya getirmekte zorlanıyordu.
Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.
Yaşlı kadın merdivenlere güçlükle tırmandı.
Onlar öğretmenlerinin sorusuna güçlükle cevap verdi.
Batan tekneden zorlukla kaçtım.
O adını güçlükle yazabiliyor.
Tom ve Mary çok çalışma ile para kazandı.
Ben neredeyse onun hikayesi inanamıyorum.
Ben ona büyük güçlükle bir yanıt verdim.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- İnanması güç geldi.
- Ona inanmayı zor buluyorum.
Seni zorlukla tanıdım.
acı içinde ayağa kalktı ve kabinlerden birine girdi.
Tom maaşıyla güçlükle geçinebiliyor.
O, zorlukla yürüyebiliyor.
Sen o kadar çok değiştin ki seni zorlukla tanıyabiliyorum.
Hızlı konuşulduğunda Fransızcayı anlamam zor.
- O geçinmek için zor bir zaman geçirdi.
- Geçimini sağlamakta zorluk çekti.
O kadar değişmişsin ki seni zar zor tanıyabiliyorum.
Odaklanmayı ve çalışmayı sürdürmeyi zorlaştırır
Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.
Tom'u güçlükle tanıdım.
Çabuk konuşulduğunda Fransızcayı anlamam zor.
İki erkek kardeş birbirlerine o kadar çok benziyorlar ki onları birbirlerinden zorlukla ayırt edebiliyorum.
O kadar yorgunum ki güçlükle yürüyebiliyorum.
O, öğreterek yaşamını kazanır.
Buna inanmayı zor buluyorum.
O bizim için çok zor.
İsimleri hatırlama sorunum var.
Tom neredeyse hiç Fransızca konuşamaz.
Dün gece uykuya dalmakta zorlandım.
Derin çamurda birkaç adım atmakta bile çok zorlanıyorum.
- İsimleri hatırlamakta hep zorlanırım.
- Ben her zaman isimleri hatırlamada sorun yaşarım.
Onun söylediklerini güçlükle anlayabiliyorum.
Tom yazar olarak geçimini sağlıyor.
O kadar yorgunum ki zar zor hareket edebiliyorum.
Söylediğine inanmak zor.
Bildiğin gibi, işimi kaybettim, bu yüzden geçinmekte sıkıntı yaşıyorum.
Bu problemi çözmede zorluk çektim.
Park etmede sıkıntı yaşadım.
On yıldan daha fazla süredir Fince öğreniyorum ve onu anlamakta hala sorunum var.
Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.
Burada olduğuna neredeyse inanamıyorum.
Tom nasıl hissettiğini ifade etmek için çabaladı.
Tom güçlükle sınavı geçti.
- Tom kıt kanaat geçinmekte zorlanıyor.
- Tom darlık çekiyor.