Examples of using "сказав" in a sentence and their turkish translations:
Tek kelime etmeden çekip gitti.
ama çocuk beni şunu söyleyerek ikna etti,
Saygı "İyi günler" "Günaydın"
Öğrenci bir şey söylemeden gitti.
Herhangi bir şey söylemeden gitti.
Tom bir şey söylemeden ayrıldı.
O onu söyler söylemez o üzüldü.
Tom kimseye söylemeden ayrıldı.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
Tek kelime söylemeden çıktı.
Tek kelime söylemeden gitti.
O tek kelime söylemeden gitti.
Bize söylemeden gitti.
Tom bir söz söylemeden ayrıldı.
Tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
Bana söylemeden Tom'u yemeğe mi davet ettin?
Tom senin güzel olmadığını söylediğinde bana yalan söyledi.
Tom Mary'ye yarışı kazandığını söylediğinde yalan söyledi.
Tom bize söylemeden gitmedi.
Tom bize söylemeden Boston'a gitti.
Tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
Tom tek kelime söylemeden odayı terk etti.
ana akım medyada yönlendirme var diyerek istifa etmişti
Tom kimseye tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
Tom'un bir şey söylemeden gittiğine inanamıyorum.
Başka herkese söylemeden Tom'a nasıl söyleyebilirim?
O bana söylemeden gitti.
dekan ise bari mezuniyet töreninde basına haber verelim diyerek ikna etti Kemal Sunal'ı
Bana söylemeden öyle bir şey yapacağına inanamıyorum.
Tom oraya gitmeyi planladığını bana bile söylemeden Boston'a gitti.
- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.
Sana teşekkür etmeden ayrılmak istemedim.
O bir kelime söylemeden beni öptü.
Bana hayretle baktı ve tek kelime bile etmeden gitti.
Lemek yüz seksen iki yaşındayken bir oğlu oldu. "RAB'bin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak" diyerek çocuğa Nuh adını verdi.
RAB Tanrı Adem'e, "Karının sözünü dinlediğin ve sana, meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için, toprak senin yüzünden lanetlendi" dedi, "Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.