Examples of using "радости»" in a sentence and their turkish translations:
Onlar sevinç gözyaşları.
Ben neşe doluyum.
Barış, neşe, sevgi, şefkat, empati
Ben sevinçten zıpladım.
O, sevinçten hopladı.
Mutluluktan zıplıyorum.
O sevinçle bağırdı.
O neşe doluydu.
Sevinçten ağlayabilirdim.
O, haberi duyduğunda sevinçten gözyaşlarına boğuldu.
Onun kalbi sevinçle doluydu.
Onun yüreği sevinç doluydu.
Tom'un gözleri eğlence ile parıldıyor.
Sevinçten çılgına döndüm.
Gözleri sevinçten parıldıyordu.
Kalbim neşeyle doluydu.
Kalbi sevinçten zıpladı.
keyif, sevgi ve karşılıklı destek için bir kaynak olabilir.
Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.
O sevinçten kendinden geçmişti.
O sevinçten kendini kaybetmişti.
- Heberi duyduğumda zevkten dört köşe oldum.
- Haberi duyduğumda çok sevindim.
Tom sevinçliydi.
dans ettik ve kendimizi zevke teslim ettik.
O, neşeyle dans etti.
- O çok seviniyor.
- O, zevkten dört köşe oluyor.
Haber söylenince sevinçle sıçradı.
İnsanlar keyfi kaybettiğinde ona giden geçitler topluyorum.
Sevinçten yüzü parlıyordu.
Haberlerin gerçek olduğunu öğrenip, sevinç göz yaşlarını tutamadı.
Habere sevinçten çıldırmış olabilir.
Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
O, oğlunun başarılı olduğunu öğrendiği için çok mutlu oldu.
Oğlunun uçak kazasından sağ kurtulduğunu duyduğunda sevinç çığlığı attı.
Her yaşın kendi güzelliği var.
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.