Examples of using "носу" in a sentence and their turkish translations:
Paskalya yakındır.
- Seçim kapıda.
- Seçimler kapıda.
Onu pipona koy ve onu iç.
Tom burnunu karıştırıyor.
Kulağına küpe olsun!
- Burnunuzu karıştırmayın.
- Burnunu karıştırma.
- Hap çıkarma.
- Burnunu karıştırmayı kes.
Cuma günü yakın.
Kış tatili çok yakında.
Tom'un bir burun halkası var.
Yağışlı sezon yakın.
Sonbaharın eli kulağında.
Onun burnunda küçük bir sivilce büyüdü.
Noel çok yakında.
Yarasalar, burunlarının etrafındaki ısı algılayıcılarla hedef belirler.
Neden küpe takmak tamam da burun halkası takmak değil?
Senin burnunda biraz boya var.
Herkesin önünde burnunu karıştırmamalısın.
Dün eski kız arkadaşıma rastladığımda işten eve gidiyordum.
Eğer birisi için yemek hazırlıyorsan, lütfen burnunu çekme, kıçını kaşıma veya ellerine hapşırma.
Burnum kanıyor.