Examples of using "нечего" in a sentence and their turkish translations:
Havlama!
Eklenecek hiçbir şey yok!
Korkacak bir şeyin yok.
Tom'un saklayacak bir şeyi yok.
Kaybedecek bir şeyim yok.
Kaybedecek bir şeyin yok.
Benim gizlemek için hiçbir şeyim yok.
Utanacak bir şeyin yok.
Söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Yiyecek başka bir şey yok.
karşı koyacak hiçbir şey yok
Korkacak bir şey yok.
Kaybedecek hiçbir şey yok.
Söyleyecek bir şey yok.
Kaybedecek hiçbir şey yok.
Yiyecek hiçbir şey yok.
Kutlayacak bir şey yok.
Söyleyecek bir şey yok.
İçecek bir şey yok.
Sana verecek bir şeyim yok.
Yiyecek hiçbir şeyimiz yok.
Sana söyleyecek bir şeyim yok.
Kesinlikle benim bir ilgim yok.
Yapacak bir şeyin yok mu?
Sana söyleyecek bir şeyim yok.
Burada yapacağımız bir şey yok.
- Artık korkacak bir şeyin yok.
- Artık korkacak bir şeyiniz yok.
Sana önerecek hiçbir şeyim yok.
Kesinlikle korkacak hiçbir şeyin yok.
Tom'un söyleyecek bir şeyi yoktu.
- Gizleyecek bir şeyim yoktu.
- Saklayacak bir şeyim yoktu.
Sana verecek bir şeyim yok.
Çalışacak başka bir şeyim yok.
Yapacak başka bir şey yoktu.
Söylenecek fazla bir şey yok.
Söyleyecek çok şey yok.
Tom'un kaybedecek bir şeyi yok.
Giyecek bir şeyim yok.
Mary'nin gizleyecek bir şey yok.
Söyleyecek hiçbir şeyin yok mu?
Yapacak bir şeyim yok.
Korkacak bir şeyim yok.
O utanılacak bir şey değil.
Okumak için hiçbir şeyim yok.
Yiyecek bir şey kalmadı.
Tom'un yapacak bir şeyi yok.
Söylenecek hiçbir şey yoktu.
Tom'un gizleyecek bir şeyi yok.
Kanıtlamak için hiçbir şeyimiz yok.
Söyleyecek başka bir şey yok.
İçecek daha fazla bir şey yok.
Korkacak bir şeyimiz yok.
Tartışacak daha fazla bir şey yok.
Tartışacak bir şey kalmadı.
Artık korkacak bir şey yok.
Saklayacak hiçbir şeyimiz yok.
Atacak hiçbir şeyim yok.
- Burada yapılacak bir şey yok.
- Burada yapılacak hiçbir şey yok.
Eklemek için daha fazla bir şeyi yok.
Ekleyecek çok şey yok.
Yapacak bir şey yoktu.
Verecek bir şeyim yok.
Önerecek bir şeyim yok.
Saklayacak bir şeyim yok.
Benim ekleyecek hiçbir şeyim yok.
Burada görecek bir şey yok.
Yazacak bir şeyim yok.
Korkmana gerek yok.
Yapılacak daha fazla bir şey yok.
Tom'un korkacak bir şeyi yok.
Kutlanacak hiçbir şey yoktu.
Anlayacak bir şey yok.