Examples of using "терять" in a sentence and their turkish translations:
Kaybedecek bir şeyim yok.
Kaybedecek bir şeyin yok.
Kaybedecek neyin var?
Kaybedecek hiçbir şey yok.
Kaybedecek hiçbir şey yok.
Umudunu kaybetmeye başlıyordu.
Herkesin kaybedecek bir şeyi vardır.
Kaybedecek zaman yok.
Tom'un kaybedecek bir şeyi yok.
Kaybedecek neyimiz var?
Boşa zaman harcamaktan vazgeç.
Kaybedecek bir şeyimiz yok.
Para kaybetmekten nefret ederim.
Daha fazla zaman kaybetmeyelim.
Sabrımı taşırma.
- Seni kaybetmek istemem.
- Seni kaybetmek istemiyorum.
- Sizi kaybetmek istemem.
- Sizi kaybetmek istemiyorum.
Onu kaybetmek istemiyorsun.
Tom seni kaybetmek istemiyor.
Sabrımı kaybetmeye başlıyorum.
Artık kaybedecek bir şeyim yok.
Kaybedecek bir saniye yok.
Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı.
Tom'un işitmesi zayıflamaya başlıyor.
Tom umudunu kaybetmeye başlıyor.
Sanırım kaybedecek bir şeyimiz yok.
Umudumu kaybetmeye başlıyorum.
Umudumu kaybetmeye başlıyordum.
Umudunu kaybetmeye başlıyordu.
Umudumuzu kaybetmeye başlıyorduk.
Tom umudunu kaybetmeye başlıyordu.
Boşa geçirilecek zamanımız yok.
Tom'un kaybedecek hiçbir şeyi yoktu.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu.
Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.
- Bizim gerçekten kaybedecek bir şeyimiz yok.
- Bizim gerçekten kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.
Umudumuzu kaybedemeyiz.
O sabırsızlaşıyordu.
Tom sabırsız oluyordu.
Tom sabırsız oluyor.
Leyla aklını kaybetmeye başlamıştı.
Ben hiç zaman kaybetmek istemiyorum.
Kız arkadaşımı yitirmek istemiyorum.
Seni kaybetmek istemiyoruz.
Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yoktur.
Genç insanlar boşa zaman harcamaya eğilimlidir.
Umudunu kaybetmemelisin.
Sabırsızlanmamalıyız.
Biz umudu kaybetmemeliyiz.
Tom'u kaybetmek istemedim.
İtibarımı kaybetmek istemiyorum.
Boşa zaman harcamayı durdurabilir miyiz?
Bir arkadaşımı kaybettiğim için üzgündüm.
Onun kaybedecek başka hiçbir şeyi yoktu.
- Vakit kaybetmeyeceğim.
- Zaman harcamayacağım.
Ümidini kaybetmemelisin.
Soğukkanlılığımızı kaybetmemeliyiz.
Asla umudumuzu kaybetmeyelim.
Tom'un kaybedecek başka bir şeyi yoktu.
Hiç kimse para kaybetmekten hoşlanmaz.
Tom, Mary'yi kaybetmek istemiyor.
Bizim gerçekten kaybedecek bir şeyimiz yoktu.
Tom gitgidide koku duyusunu kaybetmeye başladı.
kaybedecek çok fazla şeyi olan başka bir oyuncu var: Avrupa Birliği
Tom kaybedecek bir şeyinin olmadığını biliyordu.
Daha fazla zaman kaybedemeyiz.
Seni kaybetmek istemiyorum, Tom.
Onu boşa harcamak bir günah olacaktı.
Tom'a karşı sabrımı kaybetmeye başlıyorum.
Daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum.
Biz bir dakika bile harcayamayız.
Kontrolümü kaybetmeye başlarım.
Kaybedecek bir şeyim olmadığımı düşündüm.
Zamanı boşa harcamayı bırak.
Hiçbir şeyi olmayanın, kaybedecek bir şeyi yoktur.
Tom saçını kaybetmeye başlıyor.
Daha fazla zaman kaybedemeyiz.
Bu konuda konuşarak vakit kaybetmeyelim.
Tom hakkında konuşarak boşa zaman harcamayalım.
Kaybetmeyi sevmiyorum.
Bana zaman kaybettiriyorsunuz.
Onu kaybetmek istemedim.
Üşümeye başladım. Bu yüzden zaman kaybetmeyelim.
Ya milyonlarca insan işlerini kaybetmek zorunda değilse?