Examples of using "лучи" in a sentence and their turkish translations:
Günün son ışıklarını da beraberinde götürüyor.
Kar ultraviyole ışığı yansıtır.
İnsanlar morötesi ışıkları göremez.
ışığı toplayan holografiyi de anlıyorum.
bütün zararlı ışınlar yeryüzüne gelecek
Bir kızılötesi ışın elektromanyetik radyasyondur.
Ultraviyole ışınları cilt kanserine neden olabilir.
...kameralarımızın olup biteni görmesi için kızılötesi ışık gerekiyor.
zararlı güneş ışınlarının hepsini de engellemiyor yani.
engellediği güneş ışınları nereye gidiyor o zaman?
Gözlerimiz kızılötesi ışığı göremiyor.
ve böylece ultraviyole ışınlar sudaki birçok bakteriyi öldürecektir.
Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler.