Examples of using "красив" in a sentence and their turkish translations:
İstanbul güzel mi?
Prens yakışıklıdır.
- O çok yakışıklı.
- O çok iyi görünümlü.
Bu halı güzel.
Boston gece güzeldir.
Bu kilit güzel.
Tom inanılmaz yakışıklıdır.
Ne güzel bir çiçek bu!
Şeftali ağacı çiçek açtığı zaman çok güzeldir.
O akıllı ve güzel.
O genç ve güzel.
Gün batımı burada gerçekten güzel.
Bu sabah gündoğumu güzel.
Boston güzel.
Tom yakışıklı ve karizmatik.
Bu çiçek çok güzel.
Tom olağanüstü yakışıklı idi.
Sonbaharda orman gerçekten güzeldir.
O zengin, genç ve yakışıklı.
Sanırım Boston çok güzel.
O çiçek güzel, değil mi?
Bu mavi kazak çok güzel.
Bu çiçek güzeldir, değil mi ?
Galce güzel bir dildir.
Tom gençken oldukça yakışıklıydı.
Tom yakışıklıydı.
Ben onun inanılmaz yakışıklı olduğunu düşündüm.
Tom gerçekten yakışıklı.
O yakışıklı değil.
Şehir geceleyin güzel ama gün boyunca çirkin.
Bu adam yakışıklı.
Ahşap bir zemin güzeldir.
Tom erkek kardeşi kadar yakışıklı değildir.
Büyüdüğüm şehir çok güzeldir.
Tom oldukça yakışıklı ve o bunu biliyor.
Tom hâlâ tamamen eskisi kadar yakışıklı.
Güneşin doğuşu ne kadar da güzeldir!
Tom genç ve güzel.
O, uzun boylu ve yakışıklı.
O yakışıklı ve gizemlidir.
Babam uzun boylu ve yakışıklı olmaktan gurur duyuyor.
Tom uzun ve yakışıklıdır.
Fransızca çok güzel bir dildir.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
O, çok yakışıklıdır.
Bu kale güzeldir.
O, yakışıklı olduğunu söyledi.
O akıllı, yakışıklı ve kibardır.
O yakışıklı ve sadece kırk üç yaşındaydı.
O uzun boylu ve yakışıklıydı.
O çok yakışıklı bir erkek değil, ayrıca pek genç de sayılmaz.
- Benim yakışıklı olduğumu düşünüyor musunuz?
- Sizce ben yakışıklımıyım?