Examples of using "действительности" in a sentence and their turkish translations:
O, gerçekten olmadı.
Bu açıkça doğru değil.
Felsefe, hakikatten intikam alma sanatıdır.
Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek.
Klitoris aslında gelişmemiş küçük bir penistir.
O gerçekten Fransızca konuşmaz.
Öyle değil.
Bu sadece gerçek değil.
Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.
O ürkek görünüyor, ama o aslında iradeli bir kişidir.
Aslında ne olduğunu sana hiç söylemedim.
Basit görünebilir ama değil.
Tom her zaman gerçekten çok önemli olmayan şeyler hakkında endişe eder.
Gerçekten fazla bir seçeneğimiz yok, değil mi?
Peki gerçekten ne oldu?
Bu kasabada gerçekten kaç kişinin yaşadığını öğrenmeye çalıştım.
İlk bakışta bu sorun kolay görünüyor, ama aslında zor.
Gerçekten, Tom için oy vermeyeceksin, değil mi?
Aslında bu oldukça doğru değil.
Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
Tom'un nerede olduğunu gerçekten umursamıyorum.
Yeni zemin kaplaması ahşap gibi görünüyor ama aslında vinil.
Bence bunun doğru olmadığını biliyorsun.