Examples of using "дает" in a sentence and their turkish translations:
...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.
çok büyük cezalar veriyor
Coşkun ötüşler pek etkili olmamış gibi.
program bu konu da hakkını veriyor yani
Sade, basit açıklamalar yapar.
Bu bana devam etmek için güç veriyor.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
İneğimiz bize hiç süt vermiyor.
Babası ona haftada 2000 yen verir.
O Arjantinli ve tenis dersleri veriyor.
Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!
Hangi seçenek panzehri yenilememiz için bize en iyi şansı verir?
Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.
ona bağlılık yemini etmesi için kılıcını verir.
O, ona istediği her şeyi verir.
yani aslında kutba ismini veren şey
Babam bana haftalık on dolar harçlık verir.
Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?
O eserlerin Türkiye'ye getirilmesinde büyük mücadele veren Uşak Müze Müdürü
Ama yine de dikkat çekici olaylar var. Gelecekle ilgili haberler de veriyor bu adam.
Demek ki neymiş,Google bize en doğru bilgiyi değil,sadece karşılığında para aldığı bilgiyi
Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi. Kocası da yedi.