Examples of using "восемьдесят" in a sentence and their turkish translations:
Tom seksenlerinde.
O bayan seksenin üzerindedir.
Ben seksen beş yaşındayım.
Bu kadın seksenin üzerinde.
Ben seksen üç yaşındayım.
Dokuzun karesi seksen birdir.
Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Bu şeker seksen senttir.
O, seksen metre uzunluğunda idi.
Kütüphane 80 yıllıktır.
Finlandiya'da 187.888 tane göl vardır.
Bayan seksenin üzerinde.
Bir günde 86.400 saniye vardır.
Yetmiş ya da seksen yıl bir insanın normal yaşam süresidir.
Büyükbabam seksen yaşında bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.
Seksen bin dolara yeni bir ev satın aldık.
Dedem seksen yaşında ve hâlâ dinç.
Seksenden fazla olmasına rağmen hâlâ sağlıklı.
Arabayı saatte seksen kilometre hızla sürdü.
Seksen iki yaşındaydı ve yaşını hissediyordu.
Metuşelah yüz seksen yedi yaşındayken oğlu Lemek doğdu.
Salondaki sandalye sayısı 80'dir.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.
Büyükannem seksen beş yaşında hâlâ çok aktif.
Tom 1.83 metre boyundadır.
O 180 derece döndü.
Ben 1982'de doğdum.
1973'te petrol varil başına üç dolara mal oldu; 2008'de - varil başına 80 dolar.
Lemek'in doğumundan sonra Metuşelah yedi yüz seksen iki yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
Mektup 1 Nisan, 1987 tarihli.
- Kitaplarınızın 86. sayfasını açın.
- Kitabınızda sayfa 86'yı açın.
27 Mart 1977'de Tenerife'de gerçekleşen uçak kazasında 583 kişi öldü.
Bir kase pirinç yaklaşık 180 gramdır.
- Amcam 1983 yılında Meksika'ya gitti ve asla geri dönmedi.
- Dayım 1983'te Meksika'ya gitti ve geri dönmedi.
Amcam 1983 yılında Meksika'ya gitti ve hiç dönmedi.
Lemek yüz seksen iki yaşındayken bir oğlu oldu. "RAB'bin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak" diyerek çocuğa Nuh adını verdi.
- Amcam 1983 yılında Meksika'ya gitti ve asla geri dönmedi.
- Dayım 1983'te Meksika'ya gitti ve geri dönmedi.