Examples of using "Высоко" in a sentence and their turkish translations:
- Bu çok yüksek mi?
- Bu çok mu yüksek?
Top yükseğe fırladı.
Aşağıya kadar uzun bir mesafe var. İşte orada.
Aşağısı çok yüksek. Pekâlâ, işte büyük an.
O yüksek sıçrayabilir.
O binanın yüksekliği nedir?
Kangurular çok yükseğe sıçrarlar.
Tom oldukça senden bahsetti.
Tom sizden çok konuşur.
- O kadar ince sesle şarkı söyleyemem.
- O kadar yüksek oktavda şarkı söyleyemem.
- O kadar yüksek perdeden şarkı söyleyemem.
Atlamak istiyorsunuz! Bu uzun bir mesafe.
Personelimiz oldukça çok eğitimlidir.
Bir kartal havada yüksekte süzülüyordu.
Kuşlar gökyüzünde yüksek uçarlar.
Tavsiyeni takdir ediyorum.
Bunu gerçekten takdir ediyorum.
Bir kuş gökyüzünde yükseklerde uçuyordu.
O kadar yükseğe atlayabilir misin?
Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
- Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
- Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?
Fransa'da sanatçlara hayli saygı gösterilir.
Başını yüksek tut.
Tom yükseğe sıçradı ve topu yakaladı.
- Deniz seviyesinden ne kadar yüksekteyiz?
- Kaç rakımdayız?
Dayanışmanı gerçekten takdir ediyorum.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
O kadar yükseğe nasıl zıplayabilirim?
Ben kalktığımda, gökyüzünde güneş zaten yüksekti.
Gölü ve taş ocağını görüyor musunuz? Oldukça uzak bir mesafe!
Nasa bunun için yeterince yükseğe çıkılmadığını söylüyor
Ağaç çok uzadı.
Öğretmenlerimiz hayli niteliklidirler.
Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.
Tom o kadar yükseğe tırmandı ki onu göremedik.
Benim için arar mısın? Telefon çok yüksekte.
Bu çok yüksek.
Yapabildiğin kadar yükseğe sıçra.
Son derece yüksekti.
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.