Translation of "Sozinho" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Sozinho" in a sentence and their turkish translations:

- Eu fui sozinho.
- Fui sozinho.

Yalnız başıma gittim.

- Vou morrer sozinho.
- Morrerei sozinho.

Yalnız öleceğim.

- Vieste sozinho hoje?
- Veio sozinho hoje?
- Você veio sozinho hoje?

Bugün tek başına mı geldin?

Viajei sozinho.

Tek başıma seyahat ettim.

Estou sozinho.

Yalnızım.

Irei sozinho.

Kendim gideceğim.

- Eu não estou sozinho.
- Não estou sozinho.

Yalnız değilim.

- Tom mora sozinho?
- O Tom mora sozinho?

- Tom yalnız mı yaşıyor?
- Tom tek başına mı yaşıyor?

- Tom frequentemente joga sozinho.
- Tom frequentemente se diverte sozinho.
- Tom frequentemente brinca sozinho.

Tom sıklıkla kendi başına oynar.

- O velho mora sozinho.
- O idoso mora sozinho.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- Ele morou lá sozinho.
- Ele morava lá sozinho.

Tek başına orada yaşadı.

- Achei que viria sozinho.
- Pensei que viria sozinho.

Onun yalnız geleceğini düşündüm.

- Pensei que estava sozinho.
- Pensei que estivesse sozinho.

Yalnız olduğumu düşündüm.

- Tom ficará sozinho.
- O Tom vai ficar sozinho.

Tom yalnız olacak.

Ele está sozinho.

O yalnızdır.

Ele vive sozinho.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Prefiro estar sozinho.

Ben kendi şirketimi tercih ederim.

Tom está sozinho.

Tom yalnız.

Tom entrou sozinho.

Tom tek başına eve girdi.

Você estudou sozinho?

Eğitimi yalnız mı yaptınız?

Quero viajar sozinho.

Ben yalnız seyahat etmek istiyorum.

Tom veio sozinho.

Tom yalnız geldi.

Tom trabalhava sozinho.

Tom işte tek başına çalıştı.

Prefiro trabalhar sozinho.

Yalnız çalışmayı tercih ediyorum.

Tom mora sozinho.

- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.

Tom comeu sozinho.

Tom kendi başına yemek yedi.

Eu falo sozinho.

Kendi kendime konuşurum.

Estou viajando sozinho.

Ben yalnız seyahat ediyorum.

Eu estava sozinho.

Yalnızdım.

Estou sozinho aqui?

Burada yalnız mıyım?

Tom foi sozinho?

Tom yalnız mı gitti?

Tom irá sozinho.

Tom yalnız gidecek.

Eu irei sozinho.

Yalnız geleceğim.

Tom jantou sozinho.

Tom tek başına akşam yemeği yedi.

Ele estudou sozinho.

- O, kendi kendine çalıştı.
- O, kendisi çalıştı.
- O solo çalıştı.
- O solo olarak çalıştı.
- O tek başına çalıştı.
- O tek çalıştı.
- O tek olarak çalıştı.

Eu vim sozinho.

- Kendim geldim.
- Tek başıma geldim.

Tom foi sozinho.

Tom yalnız gitti.

- Eu moro sozinho nessa casa.
- Moro sozinho nessa casa.

Bu evde tek başına yaşıyorum.

- Tom estava comendo sozinho.
- O Tom estava comendo sozinho.

Tom yalnız yiyordu.

- Eu trabalho mais rápido sozinho.
- Trabalho mais rápido sozinho.

Yalnız daha hızlı çalışırım.

- Eu supus que iria sozinho.
- Assumi que iria sozinho.

Yalnız gideceğimi sandım.

- Eu não fiz isso sozinho.
- Não fiz isso sozinho.

Bunu kendim yapmadım.

- Eu preciso ficar sozinho.
- Eu preciso de um tempo sozinho.
- Preciso de um tempo sozinho.

Yalnız kalmaya ihtiyacım var.

- Você conseguiria sobreviver sozinho na natureza?
- Você sobreviveria sozinho na selva?
- Você sobreviveria sozinho no mato?

- Vahşi hayatta tek başına yaşayabilir misin?
- Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?

- Eu estava em casa sozinho.
- Eu estava sozinho em casa.

Kendi başıma evdeydim.

- Me senti sozinho.
- Senti-me só.
- Eu me senti sozinho.

Kendimi yalnız hissettim.

- Trabalhar sozinho não é divertido.
- Trabalhar sozinho não tem graça.

Yalnız çalışmak hiç eğlenceli değil.

Eu consigo fazer sozinho!

Onu tek başıma yapabilirim!

Eu vou lá sozinho.

Oraya yalnız gidiyorum.

O Tom comeu sozinho.

Tom yalnız başına yemek yedi.

O Tom caminhou sozinho.

Tom yalnız başına yürüdü.

Você fez isso sozinho?

Bunu kendin mi yaptın?

Você está aqui sozinho?

- Burada yalnız mısın?
- Burada yalnız başına mısın?
- Burada tek başına mısın?

O Tom estava sozinho?

Tom yalnız mıydı?

Estou completamente sozinho agora.

Şimdi tamamen yalnızım.

Quero fazer isto sozinho.

Bunu yalnız yapmak istiyorum.

Não quero ficar sozinho.

- Yalnız olmak istemiyorum.
- Yalnız olmak istemem.

Terminei o trabalho sozinho.

İşi kendi başıma bitirdim.

- Venha sozinha.
- Venha sozinho.

Yalnız gel.

Tom queria ficar sozinho.

Tom yalnız kalmak istedi.

Tom foi lá sozinho.

Tom tek başına oraya gitti.

Tom está viajando sozinho.

Tom tek başına seyahat ediyor.

Tom não estava sozinho.

Tom yalnız değildi.

Eu queria morar sozinho.

Yalnız başıma yaşamak istiyordum.

O velho mora sozinho.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

Eu morava sozinho lá.

Orada yalnız yaşadım.

Tom deve estar sozinho.

Tom yalnız olmalı.

- Estou sozinho.
- Estou sozinha.

Ben kendi başımayım.

Não posso viver sozinho.

Yalnız yaşayamam.

Tom foi esquiar sozinho.

Tom yalnız başına kaymaya gitti.

Tom está falando sozinho.

Tom kendi kendine konuşuyor.

Ele foi ali sozinho.

O, oraya kendisi gitti.

Não me deixe sozinho.

Beni yalnız bırakma.

Tom me deixou sozinho.

Tom beni yalnız bıraktı.

Eu vou estar sozinho.

Kendi başıma olacağım.

Tom estava viajando sozinho.

Tom yalnız seyahat ediyordu.

Tom fez tudo sozinho.

Tom tüm bunu tek başına yaptı.

Eu não estava sozinho.

Yalnız değildim.

Sinto-me tão sozinho.

Çok yalnız hissediyorum.

Tom não está sozinho.

Tom yalnız değildir.

O Tom mora sozinho.

- Tom yalnız yaşamaktadır.
- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom kendi başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.

Eu não ficarei sozinho.

Yalnız olmayacağım.

Eu vivo aqui sozinho.

Burada yalnız yaşıyorum.

Eu posso sobreviver sozinho.

Tek başıma hayatta kalabilirim.

Tom está lá sozinho?

Tom orada yalnız mı?

Eles me deixaram sozinho.

Beni yalnız bıraktılar.

Tom poderia estar sozinho.

Tom yalnız olabilir.

Tom está sozinho novamente.

Tom yine yalnız.

Tom foi deixado sozinho.

Tom yalnız bırakıldı.

Você não estará sozinho.

Yalnız olamazsın.