Examples of using "Perguntei" in a sentence and their turkish translations:
Nereye gideceğimi sordum.
Ben ona sormadım.
Ben sormadım.
Tom'a sormadım.
Ona nereye gittiğini sordum.
Ben onun kim olduğunu sordum.
Tom'un nerede olduğunu sordum.
Tom'un nasıl olduğunu sordum.
Bunun hakkında her zaman merak ettim.
Babama sordum.
Henüz Tom'a sormadım.
Bu benim sorduğum şey.
Onun nerede yaşadığını sordum.
Tom'un ne istediğini merak ettim.
Onun nerede olduğunu sordum.
Ona adının ne olduğunu sordum.
Hayal kurup kuramayacağımı merak ettim.
Aynı şeyi kendim merak ediyordum.
Ben sormadım.
Neyin yanlış olduğunu sordum.
Neden üzgün olduğunu sordum.
Ona bir saat isteyip istemediğini sordum.
Onu okuyabilip okuyamayacağımı ona sordum.
Tom'a nereli olduğunu sordum.
Tom'a nereye gittiğini sormadım.
Ben çiçeklerin çiçek açıp açmadığını sordum.
Tom'a Mary'yi tanıyıp tanımadığını sordum.
Tom'a ne yapacağını sordum.
Ona adımı bilip bilmediğini sordum.
Tom'a sinirli olup olmadığını sordum.
Ben Tom'a Mary'nin nerede olduğunu sordum.
Ben Tom'a Mary'nin nerede olduğunu sordum.
Tom'a kaç tane silahı olduğunu sordum.
Tom'a kaç tane dili konuştuğunu sordum.
Sana ne olduğunu merak ettim.
Tom'a neden ağladığını sordum.
Tom'a akşam yemeğinin hazır olup olmadığını sorum.
Tom'a ne okuduğunu sordum.
Tom'a sordum ama o bilmiyordu.
Tom'a ne yapmak istediğini sordum.
Ann'in bir öğrenci olup olmadığını sordum.
Tom'a onun neden üzgün olduğunu sordum.
Tom'a paraya ihtiyacı olup olmadığını sordum.
Tom'un neden içmediğini merak ettim.
Tom'a ne zaman Fransızca çalışmaya başladığını sordum.
Ona yeni kitabı hakkında soru sordum.
- Tom'a bir önerisi olup olmadığını sordum.
- Tom'a bir tavsiyesi var mı diye sordum.
Ona onun adresini bilip bilmediğini sordum.
Ben onu sormuyordum.
Tom'a yeni kitabı hakkında soru sordum.
Ben Tom'a ne yemek istediğini sordum.
Ben Tom'a daha fazla zamana ihtiyacı olup olmadığını sordum.
Ben ona Meksika'da bulunup bulunmadığını sordum.
Ona kitabı okuyup okuyamayacağımı sordum.
Öğretmenime daha sonra ne yapacağımı sordum.
Oğluma gerçekten ne istediğini sordum.
Tom'a Çin yemeğini sevip sevmediğini sordum.
Tom'a ne yediğini sordum.
Tom'a arabasını nereye park ettiğini sordum.
Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.
Ona iki kek verdim ve sordum, "onların her ikisini de yiyecek misin?"
Anneme kahvaltının hazır olup olmadığını sordum.
Sonunda çekingenliğimi aştım ve ona çıkma teklif ettim.
Sana bu soruyu daha önce sordum.
Ben Tom'a onunla özel olarak konuşabilip konuşamayacağımı sordum.
Onun ne yapacağını sordum.
Tom'a onun ve Mary'nin birlikte ne sıklıkla tenis oynadığını sordum.
Tom'a bir soru sordum.