Translation of "Espaço" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Espaço" in a sentence and their turkish translations:

- Me dê espaço.
- Dê-me espaço.

Bana biraz yer ver.

- Preciso de espaço.
- Eu preciso de espaço.

Bir yere ihtiyacım var.

- Eles precisavam do espaço.
- Elas precisavam do espaço.

Onlar yere ihtiyaç duydular.

- Eu preciso de mais espaço.
- Preciso de mais espaço.

Daha çok yere ihtiyacım var.

- Temos espaço.
- Nós temos espaço.
- Nós temos lugar.
- Temos lugar.

Yerimiz var.

Não tem muito espaço.

Çok alan yok.

Há espaço para discussão.

Tartışma için yer var.

Há espaço para debate.

Münazara için oda var.

- O espaço está cheio de mistérios.
- O espaço é repleto de mistérios.

- Uzay gizemlerle doludur.
- Uzay gizemlerle dolu.

Não há espaço para dúvidas.

Şüpheye yer yok.

Abra espaço para a bagagem.

Bagaj için yer açın.

Não há ar no Espaço.

Uzayda hava yoktur.

Não tem mais espaço aqui.

Burada daha fazla yer yok.

A cama tomou muito espaço.

Yatak bir sürü yer işgal etti.

Temos espaço para trinta pessoas.

Otuz kişilik yerimiz var.

Esse sofá ocupa muito espaço.

Bu kanepe çok yer kaplar.

Como é que parece do espaço

Nasıl oluyor da uzaydan yuvarlak görünüyor

Tem espaço para mais uma pessoa?

Bir kişi için daha yer var mı?

Como você encontra comida no espaço?

Uzayda nasıl yiyecek bulursun?

Não há espaço debaixo da cama.

Yatağın altında hiç yer yok.

Não há mais espaço no inferno.

Cehennemde daha fazla yer yok.

- Será que existe algum espaço para mais uma pessoa?
- Tem espaço para mais uma pessoa?

Bir kişi için daha yer var mı?

As partes restantes no espaço são empurradas

uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi

Estamos fazendo nosso trabalho no espaço mais

biz uzaydaki çalışmalarımızı en çok marsta yapıyoruz

E depois focar-me naquele espaço pequeno.

Ve o küçük alana odaklandım.

Eles não têm espaço suficiente para acampar.

Konaklamak için yeterli yerleri yok.

Há espaço para mim no seu carro?

Arabanda benim için yer var mı?

Este móvel de madeira ocupa muito espaço.

Bu ahşap mobilya parçası fazla iridir.

O vírus em outras criaturas restringir do espaço

diğer canlılardaki virüs kısıtla alandan kaynaklı

Árvores frutíferas necessitam de muito espaço para crescer.

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

Não há espaço suficiente aqui para 40 pessoas.

Burada kırk kişi için yeterli yer yok.

Não tenho espaço suficiente para estocar estas caixas.

Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.

Vista do espaço, a Terra parece relativamente pequena.

Uzaydan bakıldığında, dünya nispeten küçük görünüyor.

No espaço, ninguém pode ouvir o seu grito.

Uzayda hiç kimse senin çığlığını duyamaz.

Há espaço suficiente no carro para todo mundo?

Arabada herkes için yeterli yer var mı?

O espaço é grande, muito, muito, muito grande.

Uzay büyük, gerçekten, gerçekten, gerçekten büyük.

Eu acho que esta mesa ocupa muito espaço.

Bu tablonun çok fazla yer kapladığını düşünüyorum.

Sami sempre quis dividir seu espaço com Layla.

Sami her zaman evini Leyla'yla paylaşmak istiyordu.

- Eu gostaria de ver a Terra do espaço um dia.
- Eu gostaria de ver um dia a terra do espaço.

Bir gün dünya'yı uzaydan görmek istiyorum.

Boone Smith gosta de entrar no espaço dos leopardos.

Boone Smith parsların zihniyetini incelemeyi seviyor.

Todos os dias descobrimos algo novo sobre o espaço

her geçen gün uzayla ilgili yeni bir şeyle r keşfediyoruz

Vista do espaço, a Terra parece ser bem pequenina.

Uzaydan, yeryüzü oldukça küçük görünüyor.

Anote o número de série no espaço fornecido abaixo.

Aşağıda verilen boşluğa seri numarasını kaydet.

O programa Apollo avançou muito nosso conhecimento do espaço.

Apollo programı uzay hakkındaki bilgimizi büyük ölçüde ilerletti.

Com milhares de espécies diferentes a disputar alimento e espaço,

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

Não realmente em uma fotografia tirada do espaço, como reivindicado

gerçekten iddaa edildiği gibi uzaydan çekilmiş bir fotoğrafıda yok

5 meses atrás, enquanto não havia espaço para terapia intensiva

Bundan 5 ay öncesinde yoğun bakımlarda zaten yer yokken

Einstein argumenta que existe uma conexão entre espaço e tempo.

İşte Einstein uzayla zamanın arasında böyle bir bağlantı olduğunu ileri sürüyor

- Deixe lugar para a sobremesa.
- Guarde espaço para a sobremesa.

Tatlı için yer ayır.

Tom não tinha espaço suficiente para fazer o que queria.

Tom'un yapmak istediği şeyi yapmak için yeterli yeri yoktu.

NASA que tirou fotos do mundo desde o espaço até hoje

bugüne kadar uzaydan dünyanın her şekilde fotoğrafını çeken nasa

Se a nossa tecnologia atingiu níveis suficientes para entrar no espaço

eğerki bizim teknolojimiz uzaya çıkmak için yeteri seviyeye ulaştığında

Vamos dar um exemplo como este. Pegue um alienígena no espaço.

Şimdi şöyle bir örnek daha verelim. Uzayda bir uzaylı olsun .

Alan Shepard foi o primeiro americano a ir para o espaço.

Alan Shepard uzaya giren ilk Amerikalıydı.

As casas antigas foram demolidas para dar espaço a um supermercado.

Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.

Na França, você colocar um espaço antes do ponto de exclamação.

- Fransa'da ünlem işaretinden önce bir boşluk koymalısın.
- Fransa'da ünlem işaretinden önce bir boşluk bırakmalısın.

Deve haver espaço suficiente para o pneu no meu porta-malas.

Bagajımda lastik için yeterli alan olmalı.

Em 1957, a União Soviética enviou ao espaço uma cachorra chamada Laika.

1957 yılında, Sovyetler Birliği uzaya Laika adlı bir dişi köpek gönderdi.

O tempo do espaço e o tempo da Terra não são os mesmos

Uzayın zamanı ile Dünya'nın zamanı aynı değildir

Essa é a diferença de ângulo que experimentamos com o alienígena no espaço

İşte bu az önce de bahsetmiştik uzaydaki uzaylıyla yaşadığımız açı farklılığı

Nós não queremos ficar em contato prolongado com outros humanos num espaço confinado,

Kapalı bir alanda diğer insanlarla uzun süreli temas olmasın istemiyoruz,

Se geometria é a ciência do espaço, qual é a ciência do tempo?

Geometri uzay bilimi ise, zaman bilimi nedir?

- Posso usar esse espaço para cultivar plantas?
- Posso usar este lugar para cultivar verduras?

Sebzeler yetiştirmek için bu alanı kullanabilir miyim?

Podemos abrigar-nos sob esta pequena saliência rochosa. Basta um pouco de espaço à sombra, longe do sol.

Bakın, şu çıkıntı yapan kayalığın altına sığınabiliriz. İhtiyacınız olan bu, sadece güneşten kaçıp gölgeye girmek.

A primeira pessoa a ser enviada para o espaço é conhecida por ser Yuri Gagarin, não Neil Armstrong.

Uzaya ilk gönderilen kişinin Neil Armstrong değil de, Yuri Gagarin olduğu bilinmektedir.

Seu armário já está lotado. Você vai ter que arrumar espaço em algum outro lugar para as roupas que comprou.

Dolabın zaten tıka basa dolu. Başka bir yerde aldığın yeni giysiler için yer açmak zorunda kalacaksın.

- Em 19 de Agosto, 1960, a espaçonave soviética Korabl-Sputnik 2 levou dois cachorros de nome Belka (Esquilo) e Strelka (Pequena flecha) ao espaço e retornou eles em segurança para a Terra.
- Em 19 de agosto, 1960, a espaçonave soviética Korabl-Sputnik 2 levou duas cadelas (chamadas Belka (Esquilo) e Strelka (Pequena Flecha)) ao espaço e trouxe-as de volta à Terra em segurança.

19 Ağustos 1960 günü, Sovyet uzay aracı Korabyl-Sputnik 2 uzaya iki köpek (Belka (Sincap) ve Strelka (küçük ok) adlarında) taşıdı ve güvenli bir şekilde dünya'ya geri döndü.