Examples of using "Dessa" in a sentence and their turkish translations:
Bu şekilde tercih ediyorum.
Bu kez kazanacağım.
O fikirden vazgeç.
Bu yemeği sevmiyorum.
Buna ihtiyacım var.
ve bu yeni bakış açısıyla
O, bu şehirde gözden kayboldu.
Ben de bu rengi severim.
O gömleği seviyorum.
Bu kravatı seviyor musun?
O eteği seviyorum.
Bu grubu sever misin?
Tom, o ağaçtan in!
- Ben o tanımı severim.
- Bu tanımlama hoşuma gitti.
Bu galibiyete ihtiyacımız vardı.
Bu cevabı beğeniyorum.
Bu rengi sevdin mi?
Bu çiçeği seviyor musun?
Bu şehri severim.
- Bu kızın babasını tanıyorum.
- Bu kızın babasını biliyorum.
O kapının arkasında ne var?
Bu sıranın sonu neresi?
o kısmın haklarını kısıtlıyor
O fikri beğenmedim.
Bu kütüphaneden kitap ödünç alıyor musun?
O tablo kaç yıllık?
Bunu hep o biçimde yapıyoruz.
Tom o cevabı sevmeyecek.
Ben buna o şekilde bakmıyorum.
Tom o fikri beğenmiyor.
Ben bu kamerayı sevmiyorum.
Bu kasabadan dışarı çıkmak zorundayım.
Bu sefer daha güzel yaptın.
Bu plajı sevmiyorum.
Bu şarkının Fransızca versiyonunu duydum.
Bunu o şekilde yapmayı zaten denedim.
o inancın gereklerini yerine getirdiğimizi
elimizi bu şekilde yapalım
bu iddianın doğruluğunu bilemiyoruz
İnsanlar bu duruma çok güldü
Bu küçük kızı hatırladık mı acaba
Biz zamanda yolculuk yapabiliriz bu sefer
Benimle asla böyle konuşulmadı.
O şarkının sözleri nedir?
Bu cümlenin anlamını anlamak zorundayım.
Bana bu kilidin anahtarını ver!
Bu teknolojinin avantajları nelerdir?
Yani bunu ifade edebiliyorsun.
Bu şekilde çok daha kolay.
Tom bu örgütün bir üyesidir.
Tom öyle düşünmüş gibi görünüyordu.
Bu adayı terk etmek mümkün değil.
Bu dağın yüksekliği nedir?
Sorunu bu şekilde hallettim.
Bu kıyafetle ilgili ne düşünüyorsun?
O sözcüğün anlamı nedir?
Bu çantanın içinde ne var?
Bu kuruluşun bir üyesidir.
Bu cümlenin tam anlamını anlamıyorum.
Bana kalırsa; bu resmi beğenmedim.
demir dağı eriterek o dağın içerisinden
bu mücadele sonunda ise işçiler kazandı
bu patlamadan öyle büyük bir ses çıktı ki
Google bu şekilde büyüdü de büyüdü.
Sana o şekilde düşündüren ne?
O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.
Ben bu şarkının yavaş ritminden hoşlanıyorum.
Ben bunu o şekilde söylemezdim.
Böyle bitmesi gerekmiyor.
Bu dilin olağanüstü esnekliğinden büyülendim.
O sözcüğün tam anlamı nedir?
Bu kameranın fiyatı çok yüksektir.
Beni böyle asıp bırakamazsın!
Tom'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.
Bu kişinin ismini artık hatırlamıyorum.
Gerçek bir bilimci öyle düşünmez.
O eserin ikinci cildine sahip değil misin?
Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.
İşte bu sayfanın tepesinde bir illüstrasyon var.
- O şarkıyı beğendim.
- Şu şarkıyı beğendim.
Arkadaşlarımla o biçimde konuşma.
Böyle bağırma, o, sağır değil.
Gözünüzü bu şekilde kapatın lütfen.
Yani kötülüklerden bu şekilde korunabiliyorlardı
o numarayla isteyen herkes o toplantıya katılabiliyor
Ebeveynlerine karşılık vermemelisin.
Bay Smith şimdi bu şirketin başkanı.
- Ben bu şarkıyı beğenmiyorum.
- Bu şarkıdan hoşlanmıyorum.
Bu kutunun içinde bir şey olduğuna yemin edebilirim.
Tom'un asla seni öyle öpmediğine eminim.
Bu evi beğeniyorum, çünkü o çok rahat.
Tom bu arazinin yasal sahibidir.