Examples of using "Wody…" in a sentence and their turkish translations:
Su içmem.
Daha fazla su iç.
Suya ihtiyacımız var.
O suya girmek...
Hiç suyun var mı?
- Çok su gerekli.
- Bol su gerekli.
Kediler sudan nefret ederler.
Biraz suya ihtiyacın var mı?
İşte biraz su.
Sudan çık.
Bir bardak su istiyorum.
Biz çok su kullanırız.
Tom'un suya ihtiyacı vardı.
Tom'un suya ihtiyacı var.
Biraz su ister misin?
Onun çok fazla suya ihtiyacı var.
Suyumuz yok.
...ve yüzey sularını aydınlatıyor.
Ve aynı zamanda suyum da azalmaya başladı.
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
Bu ne su israfı!
Asker bana su verdi.
Kova suyla doluydu.
O suya atladı.
Bitkiler susuz ölürler.
Tom su kovasını boşalttı.
Sudan çıkmış balık.
Bir bardak köpüklü su, lütfen.
Suyu açık bırakmayın.
- Bir bardak su, lütfen.
- Bir bardak su lütfen.
Kediler suyu sevmez.
- Yeterince su içmiyorsun.
- Yeterince su içmiyorsunuz.
Susuz yaşayabilirim.
Hiç sıcak su yok.
Bana bir bardak su getir.
Yeterince suyumuz var mı?
Kedi biraz su istiyor gibi görünüyor.
Tamam, mataradan biraz su alacağım.
Tehlikeli sularda dolaşıyor.
akış oranı yeterince yüksekse telafi edilebilir.
Kanaması var. Kokusu suya yayılıyor.
Biz su olmadan var olamayız.
Kuyuda hiç su yoktu.
Kuyuda az su vardı.
- Kan sudan daha yoğundur.
- Kan sudan daha koyudur.
Radyatöre su eklemeliyim.
- Lütfen bana bir bardak su ver.
- Bana bir bardak su ver, lütfen.
O bir yudum su ile dudaklarını nemlendirdi.
Tableti bir bardak su içinde erit.
Bu sabah ne kadar su içtin?
Hayır. O, sudan hoşlanmaz!
Tarım büyük miktarda su tüketir.
Bana bir bardak su getirir misiniz?
Çeşmeden su içmeye alışık değilim.
Susadığım için su içtim.
Yağı suyla karıştıramazsın.
Çiçekler sulanmazsa ölürler.
Susuz yaşayamazsın.
O her sabah bir bardak su içer.
Kirli bardaktan su içmeyin!
Tom giysileri ile suya atladı.
Bir bardak su alabilir miyim, lütfen?
Susuzluktan ölüyorum. Bana su ver!
Bütün şehir sudan mahrum edildi.
Bir şişe daha su getirebilir misin?
Su kaynağı bulduğunuzda yiyecek bir şeyler de bulacaksınız demektir.
Geriye dönüp biraz su alacağım ve bunu deneyeceğim.
Yoksa az suyumuz kaldığını ve bunu doldurmam gerektiğini kabul edip
öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?
Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.
Küçücükler ve su kolonuna giriyorlar.
Nehrin seviyesi yavaş yavaş yükseldi.
İki gün için yeterli su vardı.
Bulaşıkları durulayamıyorum. Su yok.
Tom su şişesini aldı ve su içti.
Tom ve Mary tekneyi sudan çıkardılar.
İklimi değiştirmek, tuzlu suyu buharlaştırmak için.
Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.
Bakın, işte. Su içmek için buraya geldiği kesin.
Çoğu zaman yer altı suları terk edilmiş madenlerde toplanabilir
...bu karanlık suların daha da derinlerine iniyoruz.
Ama dişi lider yakında su olduğunu biliyor.
Genellikle bize su vermezlerdi veya günde sadece bir fincan verirlerdi.
Evet, suyum bu kadar azalmışken oraya gidecek olmak beni geriyor.
Çünkü bu suyu hemen içmek istemezsiniz.
Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.
Bir kayaya tırmanıp sudan çıktı.
Ekmek un, su ve maya'dan yapılır.
Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
Tom bardağını aldı ve bir yudum su aldı.
Tom sudan çıkmış balık gibi hissetti.
Su buradayken bunu denersem başım büyük belaya girer.
Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.
Muhtemelen suya gidiyorlardır ama bu izlerin yönü bu taraf.