Examples of using "Więzieniu" in a sentence and their turkish translations:
Ben hapisteyim.
O hapiste.
Hapishanede kocasını ziyaret etti.
Geceyi hapiste geçirdi.
Tom hapishaneyi boyladı.
Tom hapishanedeydi.
O hapiste olmalı.
Hapishaneye geri döndüm.
Pepe ile ben hapisteyken
Hapiste ölmek istemiyorum.
Babam hapiste.
Yıllarca askerî karargâhlarda kaldım.
O, soygun için hapse atıldı.
Tom üç yıldır hapishanedeydi.
O cinayet için hapiste on yıl geçirdi.
Hapiste olmak büyük bir yalnızlık çekmek demekti. Hayatta kalmak için
Hapishanedeki yaşam bir hayvanın yaşamından daha kötüdür.
Ben kraliçe olduğumda, seni hapse atacağım.
Tom'un hapishanede olduğunu bilmeyen tek kişi bendim.
Bu bana hapiste de yardımcı oldu çünkü hayal gücün boş durmuyor.
Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.
Şimdi sana söylediğim şeylerin çoğu o dönemde, hapishanedeki tecrit sırasında doğdu.