Examples of using "Pozwolił" in a sentence and their turkish translations:
Tom Mary'ye yardım etmemize izin verdi.
Brian Kate'i bekletti.
Beni bir yere bırakmadı.
O, benim bir gece kalmama izin verdi.
Tom tek başına gitmesi için Mary'ye izin verdi.
Tom kazanamama izin vermedi.
Öğretmen onun eve gitmesine izin verdi.
Babam konsere gitmeme izim verdi.
Onun penceresinin dışındaki gürültü onun uyumasını engelledi.
O, benim bu ofiste çalışmama izin verdi.
Yağmur tenis oyunumuzu bitirmemizi önledi.
Babam Amerika'da eğitim yapmama izin vermedi.
Tom Mary'nin günlüğünü okumasına asla izin vermedi.
Tom Mary'nin dışarıda oynamasına izin vermedi.
Tom gitmeme izin vermedi.
Zaman muhtemelen canlı renklerle hoş bir resmin çekilmesine izin vermedi.