Examples of using "Siebie" in a sentence and their turkish translations:
Kendimi tanıyorum.
Kendinize saygı duyun.
Kendini kurtar.
Kendinize göz kulak olun!
Kendine bak.
Kendimden utanıyorum.
Kendim için kahvaltı hazırladım.
Böyle takıyorsunuz.
inanılmaz bir öz güven...
Onlar birbirlerine hayrandır.
Onlar birbirlerine baktılar.
Kendine inan.
Önüne bak.
Kendinden emin ol.
Arkana bak.
Kendi adınıza konuşun.
Kendine dikkat et.
Sen kendine aşırı güvenensin.
Sebebini kendin sor.
Kendi adına konuş.
Kendine oy verdin mi?
Kuvvetli bir kişilik anlayışı,
O kendini iyi tanır.
Kızlar yan yana oturuyorlardı.
Sırrı kendinize saklayın.
Bunu bir sır olarak saklayın.
Onlar ayrı ayrı ödediler.
Kendine dikkat etmelisin.
Birbirlerine bakıyorlar.
Kendimize iyi bakmalıyız.
Bunu bir sır olarak saklayalım.
İlki, birey odaklı mükemmeliyetçilik,
Gördüğünüz gibi, anlaşmazlıkla ilgili şey
Herkes için bir kalem var,
Sonra uzun bir bekleyiş dönemi geldi.
o da belge yaptırmak için geldi.
benim için kişisel
Beni bir yere bırakmadı.
Kendine daha iyi bakmalısın.
Kazancı hepimizin arasında paylaştık.
Her üçü de birbirlerinden nefret ediyordu.
O kendi kendine mırıldanıyor.
O, sırrı kendine sakladı.
Kendinizi bir aptal yapmaktan vazgeçin.
- Kendini komik duruma düşürme!
- Kendini gülünç duruma düşürme.
- Kendini aptal yerine koyma.
- Tom ancak kendini suçlayabilir.
- Tom sadece kendini suçlamak zorunda.
Biz elimizden geleni yapmalıyız.
Aynada kendine bak.
- Havaalanında birbirimize denk geldik.
- Havaalanında karşılaştık.
- Havaalanında birbirimize rastladık.
Ortalık Tom'a kaldı.
Biz birbirimizden kilometrelerce uzakta yaşıyoruz.
- Onu kişisel olarak almayın.
- Kişisel olarak alma.
Kendini gıdıklayamazsın.
Onlar sadece kendilerini önemsiyorlar.
Kendin için düşün.
Tüm özgüvenimi kaybettim.
Bu pastayı kendim için ayıracağım.
Tüm bu özgüven nereden geldi?
Tamamen kendime ait bir evim var.
Tom kendini aptal yerine koydu.
Tom kendinden çok emin.
Onu kendim yapmak istiyorum.
Tom'dan nefret ettiğim için kendimden nefret ediyorum.
kendimi denklemden çıkarmak.
Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.
ve ansızın evlerini görmeye başlıyorlar.
Ve bu bana garip bir öz güven verdi.
O dingin öz güvenini
Tek yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.
Mary aynada kendine baktı.
O uzun bir süre beni bekletti.
Erkekler ve kadınların birbirlerine ihtiyaçları vardır.
Kendisine büyük odayı aldı.
Kendimden başka suçlayacak hiç kimsem yok.
Kendimizden başka suçlayacak hiç kimsemiz yok.
Kendini bilmek çok zordur.
Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
Şimdi sorumluluğu üstüme alacağım.
Tom doğruca eve gitti.
Birisi suçu üstlenmeli.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
Çocuklar kendi kaderlerine bırakıldılar.
Tom aynada kendine baktı.
Jessica bütün suçu üstüne aldı.
Neden kendimizi gıdıklayamayız?
Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
Tom aynada kendine baktı.
Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.
Kolu yavaşça büyüdükçe, öz güvenini de geri kazandı.
İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.
Başarısızlık için diğerlerini değil kendini suçlamalısın.
Başka herkese yalan söyleyebilirsin ama kendine yalan söyleyemezsin.
Bütün oyuncular ellerinden geleni yaptılar.
Tom ve Mary birbirine baktı.
Mary'yi düşman etmek istemiyordu.
- Kendi evinizde gibi davranın.
- Kendi evinizdeymiş gibi davranın.
- Evindeymişsin gibi davran.
Kendini evinde gibi hisset!
Kendine sakla.
Bunun gibi ağır sorumlulukları üstlenmek istemiyorum.