Translation of "Mieli" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Mieli" in a sentence and their turkish translations:

Mieli twardą policję.

Çok sert polisleri vardı.

Niektórzy mieli szczęście.

Bazılarının şansı yaver gitmiş.

Oni mieli rację.

- Onlar haklıydı.
- Haklıydılar.

Oni mieli trochę.

Onların birkaç tane vardı.

Będziemy mieli dziecko.

Bir oğlumuz olacak.

Wszyscy mieli dobry rok.

Herkes iyi bir yıl geçirdi.

Jakiego rodzaju broń mieli?

Onların ne tür silahları var?

Mieli tylko jedno dziecko.

Onların sadece bir çocuğu vardı.

Mieli większość w parlamencie.

Onların Meclis'te çoğunluğu vardı.

Jutro będziemy mieli gości.

Yarın misafirlerimiz olacak.

I mieli też niezłą zabawę.

Eğleniyorlardı.

Nie będą mieli nic przeciwko.

Onlar umursamayacak.

Mężczyźni niekoniecznie mieli przewagę nad kobietami.

Erkeklerin kadınlardan fazla avantajı yoktu.

Będziemy mieli wspólne łóżko i dom,

Aynı yatağı ve evi paylaşacaktık,

Nie mieli już ochoty na zabawę.

Artık onların canı oynamak istemiyordu.

Moi rodzice nie mieli dużo pieniędzy.

Ailemin çok parası yoktu.

Po wojnie Brytyjczycy mieli wiele kolonii.

Savaştan sonra İngiltere'nin birçok kolonisi vardı.

Którzy mieli zadecydować o moim losie.

her bir kıdemli liderin görsel nitelikteki çöp adamları.

Sami i Layla mieli spotkanie biznesowe.

Sami ve Layla'nın iş görüşmesi vardı.

mieli o 5% więcej płytek po roku,

bir yılda yüzde beş daha fazla koroner plak rahatsızlığı yaşadılar

Ale gdybyśmy nie mieli konta w IMF...

Hayır. IMF ile hiçbir hesabımız yok.

Gdybyśmy mieli skrzydła, czy moglibyśmy polecieć na księżyc?

Kanatlarımız olsaydı, aya uçabilir miydik?

- Mieli zadyszkę.
- Nie mogli złapać tchu.
- Ciężko oddychali.

- Onlar hızlı hızlı soluyorlardı.
- Nefes nefese kalmışlardı.
- Soluk soluğa kalmışlardı.
- Nefes nefeseydiler.

Uczestnicy zajęć mieli w tej kwestii rozbieżne opinie.

Sınıf bu soru konusunda bölündü.

Nie rozwiązań typu "kiedyś, może, jeżeli będziemy mieli szczęście",

"Şanslıysak belki bir gün" diye bir şey yok.

Strażnicy mieli szczęście. Tym razem huk wystrzału go odstraszył.

Görevliler şanslıydı, bu seferlik silah sesi onu korkutup kaçırmaya yetti.

Uczniowie piszący egzamin największy problem mieli z pytaniem czternastym.

Sınava giren öğrencilerin en büyük engeli on dördüncü sorundu.

Przeprowadzilibyśmy się do większego domu, jak byśmy mieli więcej pieniędzy.

Eğer biraz daha fazla paramız olsa daha büyük bir eve taşınırız.

Tom i Mary mieli zabrać dziś rano psa do weterynarza.

Tom ve Mary'nin bu sabah köpeklerini veterinere götürmeleri gerekiyordu.

Dawno, dawno temu byli sobie król i królowa, którzy mieli trzy piękne córki.

Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.