Examples of using "Szczęście" in a sentence and their turkish translations:
Biz şanslıyız.
Şanslıydık.
Şanslıydın.
Siz şanslısınız.
Bizim için harika.
Bazılarının şansı yaver gitmiş.
- Bugün şansın yaver gitti.
- Bugün şans yüzüne güldü.
- Tom şanslı idi.
- Tom şanslıydı.
Sosyal düzenle alakalı iyi olan şey,
Şans olduğunu düşünmüştüm
Neyse ki acil durum telsizimiz var.
Fakat, şükürler olsun ki bir çözüm var.
Ama neyse ki gerek kalmadı.
Her işte bir hayır vardır.
Hâlâ hayatta olduğumuz için şanslıyız.
Çok şükür hava düzeldi.
Belki Tom şanslıydı.
Talih yüzüne gülsün.
Onu bulduğun için şanslıydın.
Güve, hiç değilse amacını gerçekleştirdi.
Neyse ki şansılıydım ve benim çılgınca fikirlerimi
Şanslıydı ve yarışı kazandı.
Neyse ki kapı açıktı.
- Çok şükür, işkolik ölmedi.
- Bereket versin ki, işkolik ölmedi.
- Neyse ki hava iyiydi.
- Allah'tan hava iyiydi.
- Bereket versin ki hava iyiydi.
- İyi ki hava iyiydi.
Neyse ki ben biraz daha uzun süre çalışıyorum.
ve sahiden bu sefer şansımız yaver gitti.
- Seni ısırmadığı için şanslısın.
- Sen şanslısın çünkü seni ısırmadı.
Sınavı geçmek için şanslıydı.
Ben zamanında orada olduğum için şanslıydım.
Mutluluk bazen parayla tanımlanır.
Şans diye bir şey yoktur.
Neyse ki Tom, Mary'yi görmedi.
Şansımıza inanamıyorum.
Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.
O, her zaman şansıyla övünür.
Er ya da geç, onun şansı bitecek.
İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.
Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.
Neyse ki birkaç ay önce, 2018'de
Havanın çok güzel olması şanstır.
Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var
"Şanslıysak belki bir gün" diye bir şey yok.
Görevliler şanslıydı, bu seferlik silah sesi onu korkutup kaçırmaya yetti.
Neyse ki tedavi zararlı yerine sadece etkisizdi.
Neyse ki istenmeyen gebelik oranı son birkaç yıl içerisinde
Bazı insanlar kutup ayılarının Norveç sokaklarında özgürce dolaştığına inanıyor. Neyse ki, bu sadece saçmalık.
Seni mutlu edebilirim.