Examples of using "Młody" in a sentence and their turkish translations:
Ben gencim.
Sen gençsin.
O genç.
Ben daha gencim.
Tom gençtir.
Sen genç olamazsın.
Genç ve saftım.
Tom hâlâ genç.
Tom genç değildi.
Babam gençtir.
Hâlâ gençsin.
O çok gençtir.
Sakin ol, genç adam.
Tom hâlâ çok genç.
O genç ama deneyimli.
Sen aşık olmak için fazla gençsin.
Sen gençken çok çalışmalısın.
Kaplan yavrusu büyük bir kedi yavrusu gibi görünüyordu.
Amerikalı çocuk bozuk Japoncayla konuştu.
Genç olmasına rağmen vaktini boşa harcamaz.
Genç olmasına rağmen, o çok kibar.
Gençken, bisikletle gitmeyi severdi.
Uzun zaman önce, genç bir adam vardı.
Ben gencim ama o kadar genç değilim.
Tek başına seyahat etmek için çok gençsin.
Artık genç olmadığım için, onu artık yapamam.
Adam yaşlı mı genç mi?
İçmek için yaşı çok küçük.
Tom bir araba süremeyecek kadar çok genç.
- Genç olmasına rağmen beyaz bir sakalı var.
- Genç olmasına rağmen sakalı beyaz.
Sorun senin çok genç olmandır.
Bir doktor olmak için biraz genç değil misin?
Tom bizim kadar genç değil.
- Bunu yapmak için daha çok gencim.
- Bunu yapmak için yaşım daha çok ufak.
Pam: Sesin çok genç geliyor. Kaç yaşındasın?
- Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.
- Ben gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.
Bu genç adam ülkesi hakkında çok az şey biliyor.
O zaman çok gençtin.
Tom oraya yalnız gidemeyecek kadar çok genç.
Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.
Onun genç olduğu doğru fakat o akıllı.
Onun genç olduğu doğrudur ama o akıllıdır.
Tom hâlâ çok gençken hem annesini hem de babasını kaybetti.
O gençken çok fakir olduğunu söyledi.
Tom, neler olduğunu anlamak için çok genç.
Onun genç olduğu doğru fakat o çok güvenilir.
O genç ama çok akıllıdır.
- Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
- Biz onun gençliğini göz önüne almalıyız.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.
Evlenmek için çok gençsin, değil mi?
Bu pozisyon için biraz genç değil misin?