Examples of using "Każdego" in a sentence and their turkish translations:
Her gün ağlarım.
en tehlikeli hayvanlardan birine dönüşür.
O her sabah banyo yapar.
Her gün buraya gelirim.
Herkes eşini bulur.
- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.
Ben her sabah kahvaltı yaparım.
Ben her akşam haber izlerim.
Gerçek şu ki; her gün
Biz her akşam televizyon seyrederiz.
Hepimiz bunu gün içinde birçok kez yapıyoruz.
Evet, her gün uygulaman gerekir.
O her gün tenis oynar.
Neredeyse her gün duş alırım.
Tom her tek günde buraya gelir.
Tom her gün şapka takar.
O her sabah banyo yapar.
Her gün yürüyüşe çıkın.
- O, her sabah gazete okur.
- Her sabah gazete okur.
- Her sabah o gazete okur.
Her gün daha iyi hissediyorum.
Her gün daha güçlü oluyorum.
O her sabah oluyor.
Biz her gün odun kırarız.
Görevde her çalışana ihtiyacım var.
Babam her sabah koşuya gider.
- O, her sabah gazete okur.
- Her sabah gazete okur.
Yaşına bakılmaksızın herkes alınacaktır.
Her gün daha da kötüleşiyor.
Her geçen gün kendimi gittikçe daha iyi hissediyorum.
Bunu her gün görmüyorsun.
Tom her gün 10 kilometre koşar.
Tom her sabah yürüyüşe çıkar.
Neredeyse her gün futbol oynarım.
Her ayda sadece birkaç aydınlık gece olur.
Her yıl milyonlarca insan açlıktan ölüyor.
- Her gün yarım saat İngilizce çalışıyorum.
- Her gün yarım saat İngilizce çalışırım.
Neredeyse her gün ağlarım.
Her odayı dikkatlice araştırmak için zamanımız yok.
Onun aşık olduğu herkese aşikar.
Ailem her yıl İtalya'ya gider.
Ben her cumartesi sabahı üç saat boyunca çalışırım.
O her gün piyano çalışıyor.
Her gün en azından beş kilometre yürümeye çalışıyorum.
Her akşam Tom akşam yemeğinden sonra TV izler.
Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.
Neredeyse herkes için yeni bir deneyimdi.
Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...
Buraya ulaşmak için her yıl binlerce kilometre katediyorlar.
Pazar hariç her gün yaşlı adamı hastanede ziyaret etti.
Cumartesi hariç her gün beş dersimiz var.
O, her sabah erken kalkmaktansa ölmeyi tercih ediyor.
Ben bir çocukken, ben her yaz sahile giderdim.
Her sene yaklaşık bin ton un ihraç edilir.
her gün, insanlar TEDx etkinlikleriyle dünyanın her tarafında bir araya geliyor,
Onun bir dahi olduğu herkes için açıktır.
her yıl 1,4 milyar kg balık yakalanır.
Derinlerden gelen bu defineyi toplamaya her yıl yüzlerce insan gelir.
- Mary´yi bodrumda tutup, ona her gün tecâvüz ediyorum.
- Mary´yi bodrumda tutuyorum ve ona her gün tecâvüz ediyorum.
Her gün okuldan sonra onu kitapçıda bekledim.
Mevsimsel grip her yıl 60 bin Amerikalıyı öldürüyor.
Her gün, erkek kardeşim kütüphaneden yeni bir kitap ödünç alır.
Tom her gün oraya gider.
Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.
Bay Smith, her sabah yürüyüşü bir kural haline getirdi.
Odadaki başka birinin iki katı kadar akıllısın.
Her sabah makyaj yapar.
Her gün futbol oynarım.
Tom her akşam TV izlemektedir.
onlarından politikalarını her yıl yapılan referandumla seçiyorlar. (keşke bizde de olsa :/)
Bu nedenle kantonlar farklılıklarına özgü yasalar çıkarabiliyorlar.
Ken her gün futbol oynuyor.
Babam mutlaka her gün dört şişe bira içerdi ve dört paket sigara içerdi.
İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.
Her sabah yürüyüş yapardım.
Sayın başkan, günaydın. Başkanlığınızın son dakikalarında neler hissediyorsunuz? Herhangi bir gün ne hissediyorsam onu.
İstediğimiz gibi bir yapma fırsatı, özellikle mümkün olduğu kadar çok az zor işi yapmak neredeyse herkesin gizli bir arzusudur.