Examples of using "Ciężko" in a sentence and their turkish translations:
O çok çalıştı.
Sıkı çalış!
Çok çalışıyorsun.
Çok çalıştım.
Çok çalıştın.
Onlar çok çalışırlar.
Çok sıkı çalışma.
Siz çok çalışıyorsunuz.
O çok çalışkandır.
Nancy çok çalıştı.
Bugün sıkı çalışıyorsun.
Sana inanmak zor.
Dün sıkı çalıştı.
Biz çok çalışmalıyız.
Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.
Ama çok çalıştı.
O ağır yaralı değildi.
O çok çalışır.
O her zaman çok çalışıyor.
Herkes çok sıkı çalıştı.
Tom'u memnun etmek zordu.
Çok fazla çalışma!
- Benim için onu anlamak güç.
- Onu anlamam zor.
Gerçekten çok çalışmak zorundasın.
Benim için düşünceleri sözcükler aracılığıyla ifade etmek zordur.
mezgit balığı stoğunun büyüklüğünü
Havanın yarın nasıl olacağını tahmin etmek zor.
O, çok çalışır ve dürüsttür.
Amacına ulaşmak için sıkı çalıştı.
Tom kötü bir şekilde incinmiş olabilir.
Okulda sıkı çalışıyorum.
Geçen ay çok çalıştım.
- Buna inanmam zor.
- Buna inanmak benim için zordur.
Tom ne kadar ağır yaralandı?
Şu öğrenciler çok çalışırlar, değil mi?
O vuruldu ve ciddi olarak yaralandı.
- O çok çalıştığından dolayı başardı.
- O, sıkı çalıştığı için başardı.
Sen gençken çok çalışmalısın.
İngilizce konuşmak zor mu?
Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışıyoruz.
Çocuklarının hatırına çok çalıştılar.
Sahip olduğumuz için çok çalıştık.
Aileme bakmak için çok çalıştım.
Yarın havanın nasıl olacağını söylemek zor.
Gece gündüz çok çalışmak zorundaydı.
Soğuk sabahlarda yataktan çıkmak zordur.
Biz çok çalışmak zorunda kalmayacağız.
Sadece bir çilek yemek zor.
Ben hâlâ ona inanmakta sorun yaşıyorum.
Sen bulunması zor bir kızsın, değil mi? Çok iyi iş çıkardın.
Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.
Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
Zengin olmasına rağmen çok sıkı çalışır.
Tom ona inanmayı zor buldu.
- Tom, Mary kadar çok çalışmadı.
- Tom, Mary kadar sıkı çalışmadı.
Ekibimiz son birkaç yıldır çok yoğundu,
...ve yavrular diken üstündeyken... ...fark edilmeden aralarına sızmak zordur.
Öğretmenimle konuştuktan sonra çok çalışmaya karar verdim.
Gençliğimde çok çalışsaydım şimdi başarılı olurdum.
Çok fazla çalışıyorsun. Bir süre işi hafiften al.
- Ondan geri kalmamak için çok çalışmalıyım.
- Ona yetişmek için çok çalışmalıyım.
- Onlar hızlı hızlı soluyorlardı.
- Nefes nefese kalmışlardı.
- Soluk soluğa kalmışlardı.
- Nefes nefeseydiler.
John, çok yoğun bir şekilde çalışıyorsun. Otur ve bir süre kendini yorma.
Çok çalışmamıza rağmen iyi sonuçlar almıyoruz.
para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.
Başka herkes çok meşgulken böyle kaytaramazsınız.
Ne olduğu hakkında konuşmak çok zor.
O sıkı çalışarak bir burs kazanmayı başarmayı umuyor.
İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.
Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.
Başta çok sinir bozucuydu. Fark etmesi çok zor.
Daha çok çalışmazsan, kesinlikle başarısız olursun.
Eğer daha çok çalışmazsan kesinlikle başarısız olursun.
Şekerleme veya kafein yok bu arada, yani katılımcıların hâli perişan.
Mutfağı boyamak için bir renk seçmenin bu kadar zor olduğunu asla düşünmemiştim.
Onu bugün görmen zor görünüyor.
Bu liste alfabetik değil ve bu yüzden okuması zor.
Benim için zor oldu.
Her zaman tıp öğrencilerinin çalışkan ve çok meşgul kişiler olduklarına inanırdım. Seninle tanışana kadar.
Çok hasta olan ya da yaralanmış ve iyileşemeyen insanlarla ilgili ne yapmalıyız?