Examples of using "Chodzi" in a sentence and their turkish translations:
Yürüyor.
Tom yürür.
Tom yavaşça yürür.
Bebek yürüyebiliyor.
Tom hızla yürür.
O, her gün oraya gider.
Saat çalışmıyor.
Tom her gün oraya gider.
Bu ise havayla ilgili.
Saf güzellik.
Saat yanlış.
O, sekizde yatmaya gider.
O, anaokuluna gider.
Tom okula gidiyor.
Ne olduğunu biliyorum.
Koltuk değnekleriyle yürüyor.
Tom kreşe gidiyor.
Lilah şimdi anaokulunda.
Bu sebeple, bağışıklık sisteminize gelince,
Ama konuyu anladığınızı düşünüyorum.
Peki Machiavellian görüşü nedir?
Saatinizin doğru mudur?
Bill sık sık parka gider.
- Tom okula yaya gider.
- Tom okula yayan gider.
O gece okuluna gidiyor.
O nadiren kiliseye gider.
Masako okula genellikle yürüyerek gider.
Burada ne olduğunu biliyorum.
O, her zaman kendi yolundan gider.
Burada tam olarak ne oluyor?
Oh, Demek istediğin bu.
Bu elektrikli bir cihazdır.
Seni anlıyorum.
Tom kiliseye gitmez.
Kızım okula gidiyor.
Bu tamamen... ...dengenizi korumakla ilgili.
Hangi anlaşmazlıklardan bahsettiğimi biliyorsunuz.
Bert yüksek okula gitmez, değil mi?
- Andrey Tarkovski'nin son filmiyle ilgili.
- Andrey Tarkovski'nin son filmi hakkında.
Burada neler oluyor bilmiyorum.
Onun köpeği onu her yerde takip eder.
Bu sadece para hakkında değil.
Tom bazen işe yürüyerek gider.
Bu sadece Tom hakkında değil.
Kız kardeşin nerede okula gidiyor?
O, nadiren sinemalara gider.
O, bulutlarda yaşıyor.
Dedem her gün yürüyüşe çıkar.
Daha fazla kural mı? Daha fazla sistem mi?
Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.
Aradığı şey şurada, leşi görüyorsunuz, değil mi?
Her izcinin de dediği gibi, önemli olan hazırlıklı olmaktır.
Peşinde olduğumuz şey bu. Tamam, bu iyi bir buluş.
Kendi kötü davranışlarımıza gelince
Bunu size gösteriyorum çünkü, bu güzelliktir.
Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.
Neler olduğunu anlamalarını sağlamalılar.
Tom çoğunlukla nehirde balık tutmaya gider.
O, haftada bir kez kitapçıya gider.
Haftada bir kez, o, aerobiğe gider.
- O, nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
- Nadiren, kırk yılda bir, sinemaya gider.
Sporda çok kötüyüm.
O, her üç günde bir süpermarkete gider.
Tom sadece neler olduğunu anlamıyor.
Tom hafta sonlarında sık sık balığa gider.
Keşke ne olduğunu bilsem.
Sporda iyi değilim.
bunlar gerçekten rağbet gören
O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
Haftada bir kez sinemaya gider.
Tom Mary'nin ne demek istediğini anlamıyor.
Haftada bir kez yemek pişirme dersleri alır.
Tom her pazar kiliseye gider mi?
Tom neredeyse artık hiç yüzmeye gitmiyor.
Asıl amaç hedeflerinizle davranışlarınızın uyuşmasıdır
İşin ucunda evrendeki yerimizi anlamak var.
Aşçılık hakkında her şeyi bilir.
O, arabada pahalı zevklere sahip.
Tom benim gittiğim aynı okula gidiyor.
Bana aklında başka ne olduğunu söyle.
Kış hakkındaki en kötü şey kardır.
Nadiren, kırk yılda bir, berbere gider.
Tom Mary'ye alışverişe genellikle nereye gittiğini sordu.
Tom'un politika ile ilgili hiçbir deneyimi yok.
Ne söylediğimi biliyor musun?
Tom Mary'nin gittiği okulda Fransızca öğretir.
Tüm bunun ne hakkında olduğunu bana söyler misin?
Sen ve Tom arasında ne olduğunu bilmek istiyorum.
değerli olan şeyi yapmak.
Hayır, projenin kendisinden değil, onu yönetme şeklinden bahsediyorum.
Ne demek istediğimi anlıyor musun?
Mary'den bahsetmişken, uzun zamandır onu görmedim.
Tom her sabah kahvaltıdan önce yürüdüğünü söyledi.
- Tam olarak neyi kastediyorsun?
- Tam olarak ne demek istiyorsun?