Examples of using "Codziennie" in a sentence and their turkish translations:
- Her gün koşarım.
- Her gün çalışırım.
Ben her gün egzersiz yaparım.
Ben her gün yüzerim.
- Her gün İngilizce konuşurum.
- Her gün İngilizce konuşuyorum.
Biz her gün yıkanırız.
Ben her gün kahvaltı yaparım.
Neredeyse her gün yemek pişiririm.
Ben neredeyse her gün sigara içerim.
Her gün buraya geliriz.
Ben her gün öğle yemeği yaparım.
Her gün banyo yaparım.
O, her gün oraya gider.
- Ben onu her gün kullanırım.
- Her gün onu kullanıyorum.
- Onu her gün kullanırım.
- Her gün kullanırım.
- Her gün kullanıyorum.
Her gün Google kullanırım.
Her gün odun kırarım.
Saçımı her gün yıkarım.
- Ben onu her gün kullanırım.
- Her gün onu kullanıyorum.
- Onu her gün kullanırım.
Her gün, silahlı saldırılar,
Her gün ona hikâyelerimi anlatıyordum.
Neden her gün çalışıyorsun?
O her gün beyzbol oynar.
O her gün televizyon izler.
Her sabah yüzümü yıkarım.
O her gün papyon takıyor.
Her gün futbol oynarım.
- Her gün İngilizce konuşurum.
- Her gün İngilizce konuşuyorum.
Her gün Fransızca konuşurum.
Her gün yeni insanlarla tanışıyorum.
Tom her gün burada olacak.
Yazın neredeyse her gün yüzerim.
O beni neredeyse her gün ziyaret ediyor.
O, her gün parkta koşar.
Her gün bu kadar sıcak mı?
Sabahları her zaman bir fincan kahve içerim.
Tom her gün TV izler.
Her gün yeni kelimeler keşfedilir.
gibi bir manşet atabilirlerdi.
Her gün İngilizce çalışmalısın.
Rebecca her gün fazlasıyla erken kalkar.
Her sabah 7'de kahvaltı yaparım.
O, her gün piyano çalar.
Neredeyse her gün arabamı yıkarım.
Her gün ona bir mektup yazdım.
Her gün İngilizce mi çalışıyorsunuz?
O, her sabah banyo yapar.
Ken her gün beni arar.
Neredeyse her gün Fransızca konuşurum.
Tom'a her gün aynı şeyi söylerim.
Tom ve ben her gün birbirimizi görürüz.
Bunu her gün yapmak zorunda mıyız?
- Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- Pazar hariç her gün çalışırım.
Çocuklar her gün süt içmeliler.
Her gün tenis oynar.
Her gün alışverişe gider misin?
O, her gün onun için yemek pişirir.
Ben her gün öğleyin öğle yemeği yerim.
Eve her gün erken dönüyorum.
Annem her gün çamaşır yıkar.
O, her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.
Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.
Keşke her gün dans edebilsem.
Her gün kızının odasını toplar.
O her gün bir şişe süt içer.
Yaşamayı sürdürmek için onu her gün yapmak zorundayım.
O her sabah altıda kalktığını söyledi.
Her gün akşam yemeğinden sonra Fransızca öğrenirim.
Okulda her gün Fransızca öğreniriz.
Her gün günlüğüme yazmalıyım.
O restoranda her gün öğle yemeği yerim.
Okulda her gün İngilizce görüyoruz.
Her gün kahvaltıda haşlama yumurta yerim.
O her sabah dişlerini fırçaladığını söyledi.
Her sabah 6'da onu uyandırırım.
Dedem her gün yürüyüşe çıkar.
Her gün Çin yemeği yememin bir sakıncası olduğunu sanmıyorum.
Elimden gelse her gün hindistan cevizli kek yerim.
Tom her gün fagot çalarak pratik yapar.
İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.
Neredeyse her gün ağlarım.
Her gün okuldan sonra tenis oynar.
Tom'un her gün aramasını istiyorum.
Tom ve ben her gün okulda birbirimizi görüyoruz.
Her sabah saat 6'da Central Park'ta çalışırım.
Tom her gün yerel kahve dükkanında kahvaltı yapar.
Her gün benim evin önünden geçtiğini görüyorum.
Her gün kahvaltı yemenin önemli olduğunu düşünüyor musunuz?
O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.
neredeyse her gün evlerde, köylerde ve okullarda görülüyorlar.