Examples of using "'zadzwonić'" in a sentence and their turkish translations:
Bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
Ben bir telefon görüşmesi yapmak zorundayım.
Daha sonra arayabilir miyim?
Biri nerede bir telefon konuşması yapabilir?
Tom'u arayacak mısın?
Gerçekten aramalıydım.
Polisi aramak zorundayız.
Beni araman gerekiyor.
Seni ne zaman arayabilirim?
- Tom'u aramayı unutma.
- Tom'u çağırmayı unutma.
Sadece Jean'i aramak zorundasın.
Derhal polisi araman gerekiyor.
Beni aramanı söyledim.
Beni daha sonra arar mısınız?
- Beni aramayı unutma.
- Bana telefon etmeyi unutma.
Tom'u aramama izin ver.
Tom'u aramak zorunda olan kişi benim.
Avukatımı arama hakkım var.
Yardıma ihtiyacın olursa, yapman gereken tek şey aramaktır.
Yarın sabah beni arayacağından emin ol.
Tom'u aramalıyım.
Öyle zannediyorum ki avukatımı aramam gerekiyor.
Onun saat 2.30'da onu araması bekleniyordu.
Lütfen yedi ile sekiz arasında beni arayın.
Lütfen seni aramayı unuttuğum için beni affet.
Onlar alevleri söndürmek için itfaiye çağırmak zorunda kaldı.
- Tom'u aramak için geç değil.
- Tom'u aramak için şu an geç değil.
Marika'ya telefon edemem. O Finlandiya'da yaşıyor!
Biz Tom'u aramalıyız ve herhangi bir yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamalıyız.
Yarın Tom'u arayacağım ve yardım etmesi için ona rica edeceğim.
Bu konuda daha fazla bilgi bulmak istiyorsan lütfen bizi ara.