Translation of "‎대신" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "‎대신" in a sentence and their turkish translations:

‎대신...

Onun yerine...

의견 대신,

ve herkese fikirleri yerine

대신 이렇게 말했죠.

ve şunları söyledi:

‎대신 촉각으로 잡죠

Ama dokunarak yakalayabilir.

서양세계는 대신 잠들기를 선택했습니다.

Bunun yerine Batı uyumayı seçti.

‎대신 에너지 소모가 엄청나죠

Fakat bu, çok büyük enerji tüketiyor.

‎대신 다른 동물들이 알아차리죠

Ama tehlikeyi sezen başkaları var.

차도 대신 산책로가 있는 도시요.

caddeler yerine yürüyüş alanları

대신 아주 조심스럽게 움직여야 합니다

Ama çok nazikçe hareket etmeliyiz.

"제가 대신 신청할 수 없다는데요."

"Başvuru yapmama izin vermiyorlar."

멀리 바다를 건너서 보는 대신

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

‎녀석들은 색맹인 대신 ‎빛에 민감합니다

Işığa duyarlılık uğruna renkli görmeyi feda etmişlerdir.

제가 대신 신청할 수 없다고 했어요.

bu centilmen için başvuru yapmama müsaade etmediler.

‎대신 과나코 무리는 ‎냄새로 위험을 알아차리죠

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

대신 시간이 조금 더 걸리긴 하겠죠.

En fazla biraz daha uzun sürer.

돌아가서 나무에 오르는 대신 단서를 찾아보도록 하죠

Geri dönüp bunun yerine ipuçları arayalım.

미래 세대를 위해 양어장이나 농경지를 보존하는 대신

Devletler için de, balıkçıları ve tarım arazilerini

그들이 대신 스타샷 프로젝트를 수행하지는 않을 겁니다.

Breakthrough Starshot'ın uygulanmasına devam etmezler.

‎눈으로 보는 대신 ‎거미줄 망으로 세상을 느끼죠

Onun yerine tuzak tellerinden oluşan ağları aracılığıyla yoklar dünyayı.

‎코의 열 구멍이 빛 대신 ‎열을 감지합니다

Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.

많은 사람이 추론 대신 자신의 감정의 의존하여

insanların inançlarının, mantıktan ziyade

대신 자가실험 같은 걸 한 번 해보기로 했습니다.

ve kendi kendime bir deney yapmaya karar verdim.

대신 재활용(Thrifting)을 해 보면 좋지 않을까요.

Yani, bunun yerine tutumlu olmaya başlasak.

저 스스로의 증오감과 그것에 대해 알아내려 하는 대신

çünkü anlamam gereken yalnızca kendi nefret ve zalimliğim yerine

대신, 카를 대공과 오스트리아 군대는 다뉴브강를 건너 대기했다.

Charles ve Avusturya ordusu, Tuna'nın karşısında beklemedeydi.

그 대신 꾸준함과 발전하기 위한 사고방식을 가지고 있었습니다.

buna karşın, devam etmeyi ve daha iyi olmayı aklına koymuştu.

자, 그럼 벌레는 내버려 두고 대신 형성층을 좀 먹겠습니다

Pekâlâ, solucanı bırakacağız ve bu büyütkendokuyu yiyeceğim.

대신 내 일은 아마 우주가 내게 보여주는 걸 듣고

Belki de benim görevim; evrenin bana gösterdiklerini dinlemek

진급의 초점은 대신 우리가 올바른 방향으로 수영을 이끌어 주죠.

yönelimci odak ise doğru yöne doğru yüzmemizi sağlamaktadır.

제가 아내 말을 중간에 자르고 대신 말을 하곤 했습니다.

ve cümlesini ben tamamlıyordum.

더 나은 방법이 있습니다 배낭 대신 방수 주머니를 이용하는 거죠

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

그러나 노동자들이 해고되기를 기다리는 대신 영국은 다른 일을 하고 있습니다.

Fakat Birleşik Krallık, çalışanların kovulmasını beklemek yerine, farklı bir şey yapıyor.

대신 전 제가 더이상 하기 싫은 일들로 리스트를 만들기 시작했죠.

Yapmak istemediğim bütün şeylerin listesini yapmaya başladım.

하지만 그 대신, 그는 모스크바의 주민들의 90%가 도망쳤다는 사실을 알게 되었다.

Ama onun yerine şehir sakinlerinin %90'ın kaçtığını öğrendi