Translation of "이렇게" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "이렇게" in a sentence and their turkish translations:

이렇게 생각해보세요- 아니, 저는 이렇게 생각해요.

bunu şöyle düşünün, ben böyle düşünüyorum,

이렇게 해보죠.

O yüzden isteğim şu:

이렇게 됩니다.

ne demek istediğimi anlarsınız.

이렇게 하죠.

Hatta biliyor musunuz?

자, 이렇게 걸고

Bakın, bu böyle dönüyor.

자, 이렇게 깹니다

Bakın, böyle kırıyorsunuz.

그는 이렇게 관찰합니다:

Bu gözlemi yapıyor:

그들은 이렇게 말하셨죠.

Dediler ki,

그들은 이렇게 말씀하셨어요.

Dediler ki,

온몸으로 이렇게 중얼거리죠.

Beden dilleri şöyle diyor:

대신 이렇게 말했죠.

ve şunları söyledi:

우린 이렇게 생각해요.

olarak düşünmüyoruz, şöyle diyoruz:

저는 이렇게 말했지요.

Kendime diyordum ki

이 공은 이렇게 사라지고요.

Top böyle yok oluyor

그들은 주로 이렇게 말하죠,

Genelde söyledikler şey,

제가 이렇게 말씀드리는 순간,

size bu söylediklerim için

아마도 이렇게 말했을 것입니다.

şöyle derdim muhtemelen

이렇게 신선할 수가 없죠

Bulabileceğiniz en taze balık.

자, 이렇게 땅속에 두고

Bakın, onları böyle bırakacağız.

자서전에서 말랄라는 이렇게 썼습니다.

Malala, otobiyografisinde şöyle yazıyor:

요즘 경영은 이렇게 말하죠.

Bugünün işletme kitabı şöyle diyor:

대신에 우리는 이렇게 되물어야합니다.

Bunun yerine şunları sormalıyız:

청년들은 또 이렇게 말하죠.

Ayrıca gençler bana

공간은 이렇게 모습을 드러냅니다.

Bu bir boşluğun açığa çıkışı.

그래서 저는 이렇게 말헀죠.

Ona dedim ki:

그런데 이렇게 적혀 있더군요.

şöyle tarif ediliyordu;

이렇게 폭력에 시달리는 도시에서

Bir şehirdeki protestoculara dikkat etmeyeceğiz

이렇게 이해하는 것이 더 낫습니다.

ama şu resimle daha iyi anlaşılır.

그러면, 어떻게 이렇게 성공한 것일까요?

Soru şu, bunu nasıl yapıyoruz?

저희는 이렇게 준비되어 있는 여성들을

gönülden inanıyoruz ki

이렇게 짧은 불신이 해결되고 나니

Kısa süreli şüphemin ardından,

이건 그냥 이렇게 먹어도 돼요

Onu böyle yemenin hiç sakıncası yok.

이렇게 하면 물릴 가능성이 작죠

Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az,

이렇게 다문화적이고 여러가지가 만나는 사회는

Bulunduğumuz bu çok kültürlü ve kesişimsel toplumda,

가끔 사람들은 제게 이렇게 말하죠.

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

가운데 인물을 보고 이렇게 말했죠.

Merkez karaktere baktı

이렇게 보면 드러나는 가치에만 의존하는

oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,

세상이 이렇게 낯설어 보이는데 말이에요.

Dünya çok garip görünüyor.

그녀가 저한테 이렇게 말한 건

Bunu bana

하지만 이렇게 이야기를 해보면 어떨까요.

Ancak biraz daha tartışmalı bir konu var:

‎이렇게 작은 동물은 보기 드물죠

Bu kadar küçük bir hayvanı görmek çok nadirdir.

24시간 후 저는 이렇게 됐습니다.

24 saat sonraki halim.

그리고 이렇게 답할 겁니다. "응, 그랬어."

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

몇몇 남성분들은 이렇게 생각하실 수도 있습니다.

Bazı erkekler de şöyle düşünüyorlar,

남자든 여자든 이렇게 말할 수 있는...

Feminist: "Günümüzde toplumsal cinsiyet

회복력이 강한 사람들은 스스로 이렇게 묻습니다.

dayanıklı insanlar kendilerine

인간이 이렇게 반응하는 데는 일리가 있습니다.

Bu şekilde ayarlanmış olmamız mantıklı

연구팀은 학생들에게 20달러를 주면서 이렇게 말했습니다.

Öğrencilere 20 dolar verip şunu söyleyecek kadar ileri gittiler:

자, 이렇게 땅속에 두고 흙을 덮습니다

Bakın, onları böyle bırakacağız. Ve de üstünü dolduracağım.

잘 휘어지는 버드나무는 이렇게 뒤로 당겨집니다

Oldukça esnek bir çıtanın üstüne. Ve bu şekilde çekebiliyorum.

이렇게 TEDx로 다시 찾아뵙게 되어 기쁘네요.

ve söylemeliyim ki tekrar TEDx'te olmak çok güzel.

제가 이렇게 생각해 보아야 할 것은

Şöyle düşünmeye başladım:

미래에 대한 경쟁이 이렇게 치열해 진다면

Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise

이렇게 외부적인 상황까지 고려해 보는 거죠.

Bu doktora dış dünyayla bir bağlantı olduğunu gösterir.

대부분의 바다는 이렇게 생기지 않았다는 것이죠.

okyanusun büyük bölümü buna hiç benzemiyor.

이렇게 대규모로 이루어지는, 다차원적 탐험을 위해

Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif

이렇게 먼 곳까지 볼 것도 없습니다.

ve o kadar uzağa bakmamız gerekmiyor.

어느 성전환 창녀가 저한테 이렇게 말하더군요.

Bu bana bir transseksüel seks işçisi tarafından söylendi,

제 프로젝트를 위한 아이디어는 이렇게 생겨났습니다.

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

우리가 이렇게 한 이유는 셧다운 때문입니다

Bunu yapma nedenimiz grev.

이렇게 말씀하실 겁니다, "그래, 저건 이미 알아."

aklınızdan, ''Ya ya tabii,bunu önceden de biliyordum''

우리가 왜 이렇게 행동하는지를 아는 것이 먼저입니다.

neden bu şekilde davrandığımız.

39세인 그의 아내는 의사들에게 이렇게 물었다고 합니다.

söylenenlere göre 39 yıllık karısı doktorlara şunu sordu:

이렇게 눈이 올 때는 더 현명해져야 합니다

ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

오랜 세월 파내면 이렇게 커다란 구덩이가 남죠

zaman içinde yaptıkları kazılar dev çukurlar oluşturmuş.

이렇게 감쌀 수 있죠 면 100%입니다

Ve bunu buraya saracağız. Yüzde yüz pamuk.

그는 이렇게 대답했어요. "좋은 질문이네요, 정말 쉬워요.

Ve dedi ki, "Ah, evet, harika bir soru, bu çok kolay.

만약 이렇게 말했다면요? "저기 저 마을 보여?

Peki ya şunu söyleseydim: “Şuradaki kasabayı görüyorsunuz.

하지만 이렇게 신뢰할 수 없는 기술이 아닌

Bu vefasızlık için de teknolojiyi suçlamıyoruz.

이렇게 되면 각각 수억 달러의 비용이 필요합니다.

büyük bir gemiye

낯선 사람들로 가득한 곳에서 이렇게 앞에 서서,

bir oda dolusu yabancının karşısında durabilen

‎하지만 이렇게 트인 공간에서 ‎사냥하기란 쉽지 않습니다

Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.

어떻게 이렇게 되었을까요? 무슨 일이 일어난 걸까요?

Nasıl buraya vardık? Ne oldu?

그러니 이렇게 작은 것들을 찾는 것은 힘들죠.

Bu yüzden onları bulmak epey zor.

아니면 제게 이렇게 말하면 "자넷, 재밌는 얘기해줄게."

Ya da biri ''Tavuk neden karşıdan karşıya geçmiş?"

중국 정부가 이렇게 부른다는 것만 알고 있었죠

“Çin hükümeti ona böyle diyor.”

머릿속으로 이렇게 외쳤죠. "안돼, 안돼, 제발 안돼"

İçimden diyordum ki, "Hayır, hayır lütfen olmasın."

왓슨이 셜록에게 이렇게 물었다면, 셜록은 뭐라고 대답했을까요.

Watson, "Ortaokuldan önceki seviye nedir?"

유명한 신경과 전문의 빅터 프랜클 박사는 이렇게 말했습니다.

Ünlü nörolog Dr. Viktor Frankl şöyle diyor,

하지만 함정은, 제가 이렇게 할 수 있다는 거죠.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

이 제품에 이렇게 높은 가격을 부과하는 것이 옳은가?

Bu ürün için bu kadar ücret almamız doğru mu?

자, 이렇게 길고 곧은 나뭇가지면 됩니다 자, 가시죠

Tamam, hadi bakalım. Bunun gibi uzun ve düz bir sopa. Tamam, benimle gelin.

잡을 수도 있어요 이렇게 하면 물릴 가능성이 적죠

Onu bu şekilde çıkartabilirim. Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az

이렇게 좀 더 큰 돌을 계속 뒤집어 보겠습니다

Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.

이렇게 되면 바보같고 반복적인 모임이 될 뿐만 아니라,

Bu da toplantıları sadece sıkıcı ve benzer yapmıyor,

본인이 지켜보고 있는 가운데 이렇게 공장이 문을 닫으니까요.

çünkü fabrika onun zamanında kapanıyordu.

마리오에게 이렇게 말했어요. "마리오, 이 공장 내가 매입하려고."

“Mario, fabrikayı almak istiyorum,” dedim.

이렇게 많은 공통점을 가졌단 사실을 받아들일 수 없었죠.

bu kadar ortak yanım olması fikrine katlanamıyordum.

예전에도 당신 회사의 알고리즘을 세계에 공개하고 이렇게 말했죠.

Eskiden, algoritmanızı herkese açıp

‎이렇게 어린 새끼 퓨마를 ‎보는 건 드문 일입니다

Bu kadar küçük puma yavruları nadiren görülür.

‎이렇게 다 같이 헤엄칠 날도 ‎얼마 남지 않았습니다

Bu, birlikte son yüzüşlerinden biri olabilir.

그리고, 그 개는 이를 예측하여 이렇게 행동하지 않겠지요.

ve köpek de bunu sezerek bu davranışta bulunmayabilir.

‎살면서 이렇게 강렬한 호기심을 ‎느껴 본 건 처음이었어요

Merakımı daha önce hiç yaşamadığım bir şekilde kabartmıştı.

이렇게 투자를 함으로 인해서 휴대폰을 전 세계에 팔고도

tüm dünyaya cep telefonu satışların başını çekiyor. Ancak, neredeyse hiç gelir

마이클 조던은 이렇게 말했습니다, "나는 9000번의 슛을 놓쳤고,

Michael Jordan: "9000 atıştan daha fazlasını kaçırdım,

불안장애를 가지고 있는 사람들은 하루종일 자기 자신에게 이렇게 합니다.

Anksiyetesi olan kişiler bunu kendilerine gün boyu yaparlar.

여기 계신 분들 중 몇 분은 이렇게 생각하실지 모릅니다.

Buradaki bazı insanların düşüncelerini tahmin edebiliyorum

‎이렇게 망토처럼 둘러서 ‎온몸을 가리더니 ‎좁은 틈으로 절 바라보았죠

etrafına sararak olağanüstü bir pelerin oluşturdu ve aradaki küçük boşluktan bana baktı.