Translation of "Vedono" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Vedono" in a sentence and their turkish translations:

- Vedono Dan.
- Loro vedono Dan.

Onlar Dan'ı görüyorlar.

- Ci vedono spesso.
- Loro ci vedono spesso.

Onlar sık sık bizimle görüşürler.

- Non ci vedono mai.
- Loro non ci vedono mai.

Onlar bizi asla görmedi.

- Non si vedono dal divorzio.
- Loro non si vedono dal divorzio.

Onlar boşanmadan beri birbirlerini görmediler.

Si vedono molto raramente.

Çok nadir görülürler.

I nostri figli lo vedono.

Çocuklarımız bunu görebiliyor.

Che vedono la perenne indifferenza

toplumlarda yaygın olarak

Gli elefanti vedono a malapena.

Filler zar zor görebiliyor.

Non si vedono dal divorzio.

Onlar boşanmadan beri birbirlerini görmediler.

Vedono bene grazie alla luce artificiale.

İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.

I coccodrilli vedono molto bene al buio.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

I cani vedono in bianco e nero.

- Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
- Köpekler, etrafı siyah - beyaz görür.

Ho realizzato che i gatti vedono al buio.

Kedilerin karanlıkta görebildiğini fark ettim.

Quando guardano la foresta, non vedono gli alberi.

Ormana baktıklarında, ağaçları görmüyorlar.

Tre generazioni vedono le cose in tre modi.

Üç kuşak şeyleri üç şekilde görür.

- Un assegno in bianco? Li si vedono solo nei film!
- Un assegno in bianco? Li si vedono soltanto nei film!

Boş bir çek mi? Bunları sadece filmlerde görürsünüz.

Alle vulve piccole e graziose che vedono nella pornografia.

pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.

Anche se al buio non vedono meglio di noi,

Gece görüşleri bizimkinden iyi olmasa da...

Ma le rane vedono perfettamente la lunghezza d'onda della fluorescenza.

Fakat kurbağaların görüşü florışı dalga boyuna mükemmel şekilde uyumlanmış durumda.

Ma per gli insetti, che vedono lo spettro degli ultravioletti,

Fakat morötesi spektrumu görebilen böcekler için...

Si vedono raramente e non erano mai stati filmati sott'acqua.

Bu, nadiren görülür ve daha önce hiç su altında filme alınmamıştır.

Dove si vedono squali bianchi cacciare le otarie usando la luce artificiale.

yapay ışık eşliğinde fok avladığının bilindiği dünyadaki tek yer.

Gli otto occhietti di questa tarantola vedono poco più che luci e ombre.

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

Per gli invertebrati, che vedono meglio il blu e il verde, sono irresistibili.

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

Gli elefanti vedono meglio di noi al buio, ma non meglio di un leone.

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

I pesci abissali non vedono mai la luce e vivono tutta la loro vita di quello che cade dall'alto.

Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.

Ma non potevo fare a meno di pensare: "Sta giocando con i pesci". Si vedono spesso giocare gli animali sociali.

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.