Examples of using "Spiegare" in a sentence and their turkish translations:
Açıklar mısınız?
Açıklayayım.
Açıklayabilirim.
- Açıklamama izin verin.
- Açıklamama izin ver.
Bana bunu açıklayabilir misin?
Onlara açıklamalarına müsaade edeceğim.
Sakıncası yoksa bunu açıklar mısınız?
Nedenini açıklayabilir misin?
Bunu açıklamaya çalışın.
Tom açıklayabilir.
- Onu açıklayamam.
- Bunu açıklayamam.
Şöyle açıklayayım.
Sebebini açıklayayım.
Bunu nasıl açıklayabilirim?
Bunun nasıl olduğunu açıklayamam.
Bunu açıklayamam.
Şimdi her şeyi açıklayamam.
Tom hiçbir şeyi açıklamak zorunda değildi.
Açıklayamam.
Onun açıklamasına izin vereceğim.
O bunu açıklayabilir.
Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.
- Bu makinenin nasıl çalıştığını açıklayabilir misin?
- Açıklayabilir misin, bu makine nasıl çalışıyor?
Bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını anlatabilir misin?
Açıklamak için vaktim yok.
Bunu Tom'a açıklamalıyım.
Açıklamak çok uzun sürecek.
Bunu onlara açıklamak zorundayım.
- Bunu açıklamakta zorlanıyorum.
- Bunu açıklarken zor bir zaman geçiriyorum.
Bilim bunu açıklayamaz.
Bu anlatmanın kolay olmadığını bir şey.
Açıklamak kolay değil.
Mary, dur. Açıklayabilirim.
Onu ben de açıklayamam.
Biri bunu açıklayabilir mi lütfen?
Ondan neden hoşlanmadığını açıklayabilir misin?
Bana bir şey açıklayabilir misin?
Tom'un neden burada olmadığını açıklayabilir misin?
Bana her şeyi açıklayabilir misin?
Tom sebebini açıklayamadı.
Tom, Mary'ye her şeyi anlatmaya çalıştı.
Tom şakayı Mary'ye açıklamak zorunda kaldı.
Bu olay, örneğin
Bunu açıklamak çok zor.
Açıklamak için zaman yok.
Açıklamak çok zor.
Açıklamak çok zor olacak.
Onu açıklayabilirim.
Tom'un açıklayacak çok şeyi var.
Bunu daha iyi açıklayamadım.
"Açıklayabilirim." "Peki, açıkla o zaman."
Tom'a her şeyi açıklamak istiyorum.
Sen neden şeyleri açıklamada çok iyisin?
Bunu açıklayabilir misin, Tom?
Bundan ne kastediyorum açıklayayım.
Riskleri açıklamak çok önemli.
Her şeyi açıklayacak zamanım yok.
Tom açıklama gereği duydu.
Tehlikeyi açıklamak son derece önemlidir.
Son bölümü ayrıntılı olarak açıklar mısın?
Bu küçük hikaye her şeyi açıklamak için çok yalın.
Bunu ayrıntılı olarak açıklayacak zamanım yok.
Size bu anti CEO kitabının ne olduğunu anlatayım.
Bir fotoğraf, nedenleri açıklayamaz.
Bu olguyu açıklamak çok kolay.
Tom onu açıklayabilir.
Her şeyi açıklayacak zamanım yok.
Bunu ona açıklamak zorundayım.
Bunu ona açıklamak zorundayım.
Tom şeyleri açıklamakta iyidir.
Ben hala onu açıklayamam.
ya da yeni deliller için akla uygun açıklamalar ürettiler.
Her şeyi açıklamam sonsuza kadar sürer.
Davranışlarımı açıklamak benim için zor.
Biri bunu bana açıklayabilir mi?
Amerika'nın bir başarısızlık olduğu çünkü onun ideallere ulaşamadığı
ES: Peki Cohh, acaba buradaki TED seyircisiyle
Keşke onu daha iyi açıklayabilsem ama açıklayamıyorum.
Tom durumu sabırla Mary'ye açıklamaya çalıştı.
Tom işleri açıklamada çok iyi değildir.
Tom durumu Mary'ye açıklamaya çalıştı.
- Onu açıklyabilsem açıklarım.
- Açıklayabilseydim, yapardım.
Soult'un daha sonra cepheden liderlik yapma konusundaki isteksizliğini açıklayabilir.
Tom yapılması gerekenleri nasıl açıklayacağını bilmiyor.
eğer basitçe açıklayamıyorsan, onu iyice anlayamamışsın.
Tom ucuz şarap ve pahalı şarap arasındaki farkı açıklayamıyor.
Tom'un bana birkaç şey açıklaması gerekiyor.
Hiçbir doktor bunu açıklayamaz.
Tom niçin geç kaldığını açıklaması gerektiğini hissetti.
John işini bıraktığını eşine nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
Aslında bir şeyler anlatmaya çalıştığım kişi yeni doğan oğlumdu.
Tom bana yaptığım şeyi neden yaptığımı açıklama fırsatı bile vermedi.
Onu ben de açıklayamam.
Mary ondan aynı şeyi bir kereden fazla açıklamasını istediğinde, Tom bundan nefret ediyor.
Onu ben de açıklayamam.
Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.