Translation of "Ormai" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Ormai" in a sentence and their turkish translations:

- Lei sarà a Parigi, ormai.
- Sarà a Parigi, ormai.

O, şimdiye kadar Paris'te olacak.

Ormai è tardi.

Neredeyse geç.

Come avrete ormai intuito,

Şu ana kadar çıkarabildiğiniz kadarıyla,

Ma ormai è fatta.

Ama artık başladık.

Ormai è un uomo.

- Zaten bir adam.
- O artık bir erkek.
- O zaten bir adam.

Le vesciche sono moltissime, ormai.

Bakın, ciddi şekilde su toplamaya başladı.

Innanzitutto facevano parte dell'euro ormai,

İlk olarak, artık Euro'nun bir parçasıydılar.

Tom ormai visita Boston raramente.

Tom artık Boston'u nadiren ziyaret ediyor.

Tom dovrebbe essere qui ormai.

Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyor.

Ormai non si torna indietro.

Artık geriye dönüş yok.

Esatto: ormai raramente ne sentiamo parlare.

Kesinlikle, bugün neredeyse haber değeri yok.

Siamo arrivati a quel punto, ormai.

Şu anda geldiğimiz noktada...

Le mutande? Ormai si sarebbero spente.

Külot mu? Külot şimdiye çoktan sönerdi.

Quello che è ormai noto qui

Burada ortak olan şey,

Quindi, ormai la ovvia domanda è..

Ve şimdi merak edebilirsiniz

Un computer è ormai assolutamente indispensabile.

Bir bilgisayar şimdi mutlak bir ihtiyaçtır.

Guardai Tucker, che ormai aveva nove anni -

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

Ormai è alto quasi quanto suo padre.

O, şimdi neredeyse babası kadar uzundur.

La pizza non dovrebbe essere qui ormai?

Pizzanın şimdiye kadar burada olması gerekmiyor mu?

Ormai cieco, un altro senso prende il sopravvento:

Görüş kaybolunca... ...başka bir duyu devreye girer.

Il termometro ormai è il mio migliore amico.

Termometre neredeyse en iyi arkadaşım.

Suo fratello è sparito da un po' ormai.

Erkek kardeşi bir süredir kayıp.

Ormai ci sono. O la va o la spacca.

Şu anda bildiğim şey, kararlı olduğum.

Tom ha mal di denti ormai da tre giorni.

Tom'un üç gün boyunca diş ağrısı oldu.

Sono passate tre ore, ormai, e questa non è scattata.

Üç saat oldu ve hiçbir şey bunu tetiklememiş.

I ghiacciai dell'Hindu Kush himalayano si stanno sciogliendo da tempo, ormai.

Hindukuş-Himalaya buzulları bir süredir eriyorlarmış.

"Credo che ormai sia troppo tardi." "No, Tom. Non è mai troppo tardi!"

"Sanırım artık çok geç." "Hayır, Tom. Asla çok geç değildir!"

Ormai l'esercito iberico perse ogni coesione e la massa di guerrieri tribali iniziò a fuggire.

Artık İber ordusu tüm uyumunu kaybetmişti ve kabile savaşçıları yığınla kaçmaya başlamıştı.

Il 30enne Ney era ormai un comprovato comandante di brigata, nonostante avesse rifiutato la promozione più

yüzlüyü tercih ediyordu . 30 yaşındaki Ney, terfisini bir kereden fazla

- Tom probabilmente è già andato a letto ormai.
- Tom probabilmente è già andato a letto oramai.

Tom şimdiye kadar muhtemelen zaten yatmaya gitmiştir.

Le scorte di cibo che ha accumulato in autunno sono ormai terminate. Deve cercare del cibo nella notte fredda.

Sonbaharda stokladığı yiyecekler de tükenmiş durumda. Soğuk gecede yiyecek araması gerek.