Translation of "Olyat" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Olyat" in a sentence and their turkish translations:

Vicces olyat csinálni?

- Onu yapmak eğlenceli mi?
- Bunu yapmak eğlenceli midir?

- Azt kérek.
- Olyat szeretnék.

O tür istiyorum.

Olyat mondj, amit nem tudok.

- Bana benim bilmediğim bir şey söyle.
- Bana bilmediğim bir şey söyle.

Tom tett olyat, amiért megbüntessék.

Tom cezalandırılmayı hak etmiyor.

Nem kell olyat hallanom, ami nem érdekel.

İlgilenmediğim hiçbir şeyi duymak zorunda değilim.

Hogy tudsz olyat lefordítani, amit nem értesz?

Anlamadığın şeyi nasıl tercüme edebilirsin ki?

Soha nem mondtam olyat, hogy nem akarlak.

Seni istemediğimi asla söylemedim.

Olyat eszem, amit meg tudok engedni magamnak.

Alabileceğim şeyi yerim.

Ismersz olyat, aki nincs a Facebook-on?

Facebook'ta olmayan birini tanıyor musun?

Ne tegyünk semmi olyat, ami feldühítheti Tomot.

Tom'u kızdırabilecek bir şey yapmayalım.

- Még nem vettem.
- Még nem vettem olyat.

Henüz bir tane almadım.

olyat munkát végzünk, amely a jövő nemzedékét gyarapítja.

gelecek nesillere fayda sağlayabilecek bir işi bitirmek.

Semmi olyat ne bízzon az emlékezetre, amit automatizálhat,

Yinelenen veya kaydedilmiş liste olarak zamanlayıp planladığınız

- Szereti Tomi Marit. - Olyat mondj, amiről nem tudok!

"Tom Mary'yi seviyor." " Bana bilmediğim bir şey söyle."

Tom sok olyat mond, amit nem gondol komolyan.

Tom demek istemediği çok şey söylüyor.

Tominak semmi olyat nem kell tennie, amit nem akar.

Tom yapmak istemediği bir şeyi yapmak zorunda değil.

Semmi olyat nem kell Tominak tennie, amit nem akar.

Tom'un istemediği bir şey yapmasına gerek yok.

Jézus soha nem mondott olyat, hogy ő Isten fia.

İsa, Tanrı'nın oğlu olduğunu hiç söylememiştir.

Nem szeretném, ha olyat mondana, ami terhelő lehet önre nézve."

Davanıza zarar verebilecek bir şey söylemenizi istemiyorum."

- Tudok valamit, amit te nem.
- Olyat tudok, amit te nem.

Senin bilmediğin bir şey biliyorum.

Olyat tudok, amit te nem, és ezt nem mondom el neked.

Bilmediğin bir şey biliyorum ve onu sana söylemeyeceğim.

Rengeteget utazom azért, hogy megpróbáljak olyat mondani, ami a jövőben fontos lesz.

Kilometrelerce yol yapıp geleceği biçimlendirecek olanlara ulaşmaya çalışıyorum.

Ne hagyd, hogy kihozzanak belőled valami olyat, amit meg fogsz majd bánni.

Pişman olacağınız bir şey söylemek için tahriklere kapılmayın.

- Lehet, hogy tudok valakit, aki segíthet neked.
- Lehet, hogy ismerek olyat, aki segíteni tud neked.

Sana yardımcı olabilecek birini tanıyor olabilirim.

Ha nem tudsz olyan ügyvédet szerezni, aki ismeri a törvényt, szerezz olyat, aki ismeri a bírót.

Eğer yasayı bilen bir avukat alamıyorsanız, yargıyı bilen bir avukat alın.