Examples of using "Látott" in a sentence and their turkish translations:
O ne gördü?
Kimi gördü?
O kimseyi görmedi.
Hiçbir şey görmedi.
Tom bir hayalet gördü.
Kimse beni görmedi.
Tom birini gördü.
O bir yılan gördü.
O hiç kimseyi görmedi.
Tom ne gördü?
Tom beni gördü.
Tom bir şey gördü.
Tom bizi gördü.
Tom seni gördü.
Tom yeterince gördü.
Kim ne gördü?
Beni kim gördü.
O bir şey görmedi.
Tom her şeyi gördü.
Bir fare gördü.
Umarım kimse seni görmedi.
Nadiren görülebilen bir suikastçı.
O, kan görünce bayıldı.
- Tom bir şey görmedi.
- Tom hiçbir şey görmedi.
Mary hiçbir şey görmedi.
Tom bir yılan gördü.
Kimse bir şey görmedi.
Seni kim gördü?
Tom kimseyi göremedi.
Tom seni görmedi.
Hiç kimse beni görmedi.
- Tom bir kutup porsuğu gördü.
- Tom bir volverin gördü.
Ne zaman gelirsen gel bizim misafirimiz olacaksın.
Fakat Hollywood beni öyle görüyor
Tom orada kırmızı bir şey gördü.
O daha iyi günler gördü.
Tom hiçbir şey görmedi.
Tom gördüklerine şaşırdı.
Hiç filin uçtuğunu gördün mü?
O etrafına baktı, ama hiçbir şey görmedi.
Umarım kimse seni görmedi.
Umarım kimse bizi görmedi.
Tom erkek bir sincap gördü.
Her bir kusur, her bir yenilgi
Bir şey gördün mü?
Tom'un başkasıyla görüştüğünü biliyor muydunuz?
- Az önce bir hayalet görmüş gibi gibisin.
- Az önce bir hayalet görmüş gibisiniz.
Kimi gördün?
O dün gece gökyüzünde bir UFO gördü.
Tom duvarda bir çatlak gördü.
Umarım kimse buraya geldiğini görmedi.
Umarım buraya geldiğini kimse görmedi.
pornografide gördükleri temiz ve ufacık olanlarla kıyaslıyorlar.
Nancy daha önce bir dev panda görmemişti.
Bir sürü eski kutunun arkasında bir şey gördü.
Dünyanın birçok yerini görmedi.
Tom her şeyi gördüğünü söylüyor.
O geldi, o gördü - ve o bir şey söylemedi.
Tom tanıdığı birini görmedi.
Beni görmüş olmalı.
Tom bir şey görmediğini söyledi.
Umarım kimse buraya geldiğini görmedi.
Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...
Sadece hiç kimsenin beni görmediğini umuyorum!
Tom olağan dışı bir şey görmediğini söyledi.
O diğerlerinin gözden kaçırdığı bir şey gördü.
Tom aslında bir şey görmediğini söyledi.
Tom bana ikinizin öpüştüğünü gördüğünü söyledi.
- Mary gökyüzünde garip bir mavi ışık gördü.
- Mary gökyüzünde tuhaf mavi bir ışık gördü.
bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor.
Ya hiç görülmemiş ya da nadiren şahit olunan bir şey.
...yeni teknolojiler... ...nadiren görülen yaratıkları ve gizli dramları...
İlk başta ıstakoz avlamak için de yengeç yönteminin aynısını kullandı.
Onun görüşüne göre, o şu ana kadar gördüğü en iyi müzisyen.
Tom gördüğüne inanamıyor.
Tom daha önce böyle bir şey görmediğini söylüyor.
Tom bana seni alışveriş merkezinde gördüğünü söyledi.
Tom anahtar deliğinden bakmaya çalıştı fakat bir şey göremedi.
Dünya genelindeki ormanlarda,
Tom ofisine girdi ve masasının üstünde bir kutu gördü.
sanatın sizinle paylaştığını gördüğümüz mükemmel resimler.
Tom, hiçbir şey görmediğini söyledi.
Beni çıplak görünce gülmeye başladı.
Tom burada istenmiyor.
Sen asla gerçek bir elmas görmedin.
Hiç ufo gördünüz mü?
Mary ilk defa bir sincap gördükten sonra çok heyecanlıydı ve bir sürü sincap resmi çizdi.
Mary Facebook'ta davet edilmediği bir partide arkadaşlarının fotoğraflarını gördüğünde morali bozuktu.