Translation of "Valakit" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Valakit" in a sentence and their turkish translations:

- Keresek valakit.
- Találok majd valakit.

Birini bulacağım.

Keresel valakit?

- Birini mi arıyorsun?
- Sen birini arıyor musun?
- Birisini mi arıyorsun?
- Birisini mi arıyorsunuz?

Keresek valakit.

Birini arıyorum.

Megöltek valakit?

Herhangi biri öldürüldü mü?

Érdekel valakit?

Birisinin umurunda mı?

Láttam valakit.

Birini gördüm.

Keresünk valakit.

Birini arıyoruz.

Várok valakit.

Birini bekliyorum.

Látok valakit.

Birini görüyorum.

Látsz valakit?

- Birisini görüyor musun?
- Birisini görüyor musunuz?

Érdekelt valakit?

Kimse dikkat etti mi?

Hívok valakit.

Birinin arayacağım.

Valakit meggyilkoltak.

Biri öldürüldü.

Kedvelsz valakit?

Sen kimseden hoşlanmıyor musun?

Civilizálatlannak nevezni valakit, ezzel vádolni valakit azt jelzi,

Demek ki birine nezaketsiz demek, onu nezaketsizlikle suçlamak

Láttál valakit ott?

Orada birini gördün mü?

Hívnunk kell valakit.

Birini aramamız gerekiyor.

Ismersz itt valakit?

Burada birini tanıyor musun?

Tom látott valakit.

Tom birini gördü.

Ismersz ott valakit?

Orada kimseyi tanıyor musun?

Ismersz valakit Bostonban?

Boston'da birini biliyor musun?

Tom vár valakit.

Tom birisini bekliyor.

Hallok valakit énekelni.

Birinin şarkı söylemesini duyuyorum.

- Felismersz valakit?
- Ismerős valaki?

Birini tanıyor musun?

- Vársz valakit?
- Vársz valakire?

Birini bekliyor musun?

Tudom, milyen valakit elveszteni.

Birini kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorum.

Küldök valakit, aki elhoz.

Seni alması için birini gönderiyorum.

Ki fognak rúgni valakit?

Biri kovulacak mı?

Tom hallott valakit sikítani.

Tom birinin bağırdığını duydu.

- Hallottak már valamikor valakit eszperantóul beszélni?
- Hallottatok már valamikor valakit eszperantóul beszélni?
- Hallott már ön valamikor valakit eszperantóul beszélni?
- Hallottál már valamikor valakit eszperantóul beszélni?
- Hallottál valaha valakit eszperantóul beszélni?

Sen hiç Esperanto dilini konuşan birini duydun mu?

Hallottál valaha valakit eszperantóul beszélni?

Hiç Esperanto konuşan birini duydun mu?

Keresek valakit, aki beszél portugálul.

Portekizce konuşabilen birini arıyorum.

Keress valakit, aki tud franciául.

Lütfen Fransızca konuşan birini bulun.

Ismersz valakit Tom barátai közül?

Tom'un arkadaşlarından herhangi birini tanıyor musunuz?

Ismerek valakit, aki beszél latinul.

Latince konuşan bir adam tanıyorum.

Keresek valakit, aki beszél németül.

Almanca bilen birini arıyorum.

Kérem, küldjön fel valakit a szobámba.

Lütfen odama birini gönder.

Keresnem kell valakit, aki segít nekem.

Bana yardım edecek birisini bulmam gerekiyor.

Találtam már valakit erre a munkára.

O işi yapacak birini zaten buldum.

Ismerek valakit, aki jól beszél franciául.

Fransızcayı iyi konuşan birini tanıyorum.

Tudsz valakit, akinek állásra van szüksége?

Bir işe ihtiyacı olan birini tanıyor musun?

Keresek valakit, aki majd segít nekünk.

Bize yardım edecek birini bulacağım.

Keresünk valakit, aki folyékonyan beszél franciául.

Fransızca'da uzman birisini arıyoruz.

Ha elveszítettek már valakit, akit igazán szerettek,

Gerçekten sevdiğiniz birini kaybettiyseniz,

Találtam valakit, akit rábírtam, hogy munkát adjon,

bana iş vermeyi kabul eden birini buldum

valakit, aki barátként lehet ott, hogy beszélgessen,

arkadaş gibi yanında olacak, konuşacak birini bulmak

Úgy tervezem, felveszek valakit, aki tud angolul.

Ben, İngilizce konuşabilen birini işe almayı düşünüyorum.

Egyik barátom keres valakit, aki tud franciául.

Bir arkadaşım Fransızca konuşan birini arıyor.

Ne ítélj el valakit a megjelenése alapján!

Birini görünüşüne göre yargılama.

Keressük a tulajdonságokat, amelyek jobb vezetővé tesznek valakit,

ve insanları daha iyi lider yapan niteliklere bakmaktır,

Az arcmegfigyelés ugyanígy központosított jogkörrel ruház föl valakit

Benzer şekilde, yüz gözetimi, merkezî bir otoriteye --

Nem ölhetsz meg valakit, aki már eleve halott.

Zaten ölü olan birini öldüremezsin.

Úgy tűnt nekem, hogy hallottam valakit kopogni az ajtón.

Birinin kapıyı çaldığını duyduğumu düşündüm.

Ha nem lehet gyermeked, még mindig örökbe fogadhatsz valakit.

Çocuk sahibi olamazsan, her zaman evlat edinebilirsin.

Azt mondtad, ismersz valakit, aki meg tudná nekünk szerezni azt az információt.

O bilgiyi bize bulabilecek birini tanıdığını söyledin.

Tomi és Mari azt szeretné, hogy találj nekik valakit, aki vigyáz a kicsire.

Tom ve Mary onlar için bebek bakıcılığı yapacak birini bulmanı istiyorlar.

- Tulajdonképpen érdekel valakit az, hogy mennyi az idő?
- Érdekel bárkit is az, hány óra?

Saatin kaç olduğu gerçekten herhangi birinin umurunda mı?

- Lehet, hogy tudok valakit, aki segíthet neked.
- Lehet, hogy ismerek olyat, aki segíteni tud neked.

Sana yardımcı olabilecek birini tanıyor olabilirim.

Ha az emberek lehülyéznek valakit, azt gyakran csak azért teszik, mert nem értenek vele egyet.

İnsanlar başkalarına "idiot" dedikleri zaman, aslında çoğunlukla "Ben onlarla aynı görüşte değilim" demek istiyorlardır.

Ha hülyének nevezek valakit, nem sértegetni akarom. Csak jelzem számára, hogy az alapműveltségét ki kellene egészíteni.

Birine aptal dediğimde, bu bir hakaret değil. Ben entelektüel gelişim için onun geniş potansiyele sahip olduğunu ona işaret ediyorum.

Könnyedén el tudom mondani, ha valaki jó, illetve ha nem az. Ha kedvelek valakit, ő jó; ha valaki antipatikus, ő rossz.

Birinin iyi bir kişi olup olmadığını kolayca söyleyebilirim. Eğer onu seviyorsam o iyidir; eğer onu sevmiyorsan o kötüdür.