Examples of using "Korában" in a sentence and their turkish translations:
kendimizi nasıl farklı kılabiliriz?
O on sekiz yaşındayken Tokyo'ya geldi.
komisyon üyesiyken altı tane memuru
- Otuz yaşında kendini öldürdü.
- O otuz yaşında intihar etti.
O, yetmiş yaşında öldü.
O dört yaşındayken nasıl okuyacağını biliyordu.
O 65 yaşında emekli oldu.
Tom otuz yaşında öldü.
Ama bilgi çağında silah ne olabilir?
O gençken çok güzel olmalı.
3 yaşında babasını kaybetti.
Tom on üç yaşındayken keman çalmaya başladı.
Gençliğinde birçok günahlar işledi.
Tom doksan dokuz yaşındayken öldü.
Tom 65 yaşında öldü.
O, on yaşında iken Tom'a beyin tümörü teşhisi kondu.
Jane genç yaşta bir hostesti.
Tom on üç yaşındayken Boston'a geldi.
Tom gençken bir sürü aptalca şey yaptı.
O kırk yaşındayken on altı dil konuşabiliyordu.
O üç yaşında iken babasını kaybetti.
O gençken daha çok çalışmasını diliyor.
Tom, Çin'de doğdu ve üç yaşındayken evlat edinilmek için ABD'ye gönderildi.
Yaşamında eğitimi geç aldı.
Tom üç yaşındayken yüzebilirdi.
Tom on üç yaşındayken yazdığı bir şiiri hala ezbere okuyabiliyor.
Kraliçe Victoria evlendiğinde kaç yaşındaydı?
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
O gençken, kahveyi Japon çayına tercih ederdi.
Sıfırken 3.000.000 yen fiyatı olan arabalar, şimdi 300.000 ediyor; bu durumda sanırım benimkini biraz daha kullanacağım.
Tom babasının öğrenciyken kullandığı sözlüğün aynısını kullanıyor.