Examples of using "Olvasni" in a sentence and their turkish translations:
Okuyabilir misin?
Okumayı seviyorum.
O kitap okumayı seviyor.
O okumayı sever.
Okuyabilirim.
O, okuyabilir.
Okumayı severim.
- Arapça okuyabilir misin?
- Arapça okuyabilir misiniz?
Fransızca okuyabilirsin, değil mi?
O kişi bir kitap okumaya çalışıyor
Okumak için bir şey istiyorum.
O güçlükle okuyabiliyor.
O kitapları okumaktan hoşlanır.
Okuyamıyorum.
Tom okumayı sever.
Benim okumak için zamanım yok.
- İngilizce okuyabilirim.
- İngilizce okuyabiliyorum.
- Ben İngilizce okuyabiliyorum.
O iyi okuyabilir.
Fransızca okuyabilirim.
Fransızca okuyabilir misin?
Okuyamıyor musun?
Tom okumayı sever.
O okuyamaz.
Ne okumaktan hoşlanırsın?
Ben gizem romanları okumayı seviyorum.
Onu okumak istiyorum.
Sen okumayı seviyorsun, değil mi?
Fıkra okumayı severim.
Tom okumaya başladı.
Kitaplar okurum.
Yatmaya gitmeden önce okumak istiyorum.
Benim hobim okumaktır.
O yemek yerken gazete okuma alışkanlığında.
Bilimsel makaleleri okumaktan zevk alır.
Vakit öldürmek için kitap okurum.
Tom okuyamıyor.
Kitabı okumaya başladım.
Jim Japonca okuyabilir.
Tom dergi okumaktan hoşlanır.
Tom dedektif romanları okumayı sever.
Tom'un günlüğünü okur musun?
Kitap okuyor olacağım.
Okumayı yazmayı öğren.
Onu okuyabilir misin?
Tom bana okumayı öğretti.
O zaten okumayı biliyor.
Tom'un web günlüğünü okumayı severim.
Yatmadan önce okumayı severim.
Amerikan romanlarını okumak hoşuma gider.
O okuyabilir ve yazabilir.
- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.
hiç okumayı öğrenmemiş insanlar vardı.
başarılı olamaz.
çocuklara okumayı öğretmek?
Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.
Rastgele roman okurdum.
Bu kitabı okumak istiyorum.
- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- O yemek süresince gazete okuma alışkanlığına sahiptir.
Yemek yerken kitap okurum.
Eski günlüğümü okumak eğlencelidir.
O kitabı okumak istiyorum.
O dört yaşındayken nasıl okuyacağını biliyordu.
Yontma taş devri hakkında okumayı seviyorum.
Tom bana okumayı öğretti.
Kitabı okuyacağım.
Bu tür kitabı çok okumam.
Beatles hakkında bazı kitaplar okumak istiyorum.
Canım dedektif hikayesi okumayı istedi.
Otobüste okumaktan hoşlanmam.
Trende okumak hoşuma gitmiyor.
Düşüncelerinizi okuyamam.
Tom ne okuyabilir ne de yazabilir.
O, yazamıyor ve okuyamıyor.
Çocukken okumayı severdim.
Bütün öğrencileri gerçekten kitap okumayı sever.
Bana göre müzik çalmak kitap okumak gibidir.
Tom hâlâ okuyamıyor.
Bu kitabı okuyacağım.
Gözlüğün olmadan bunu okuyabilir misin?
Kitabını büyük bir özenle okuyacağım.
Bu kitap benim okumam için zor.
O, bir kitap çıkardı ve onu okumaya başladı.
Ben de yazamıyorum ve okuyamıyorum.
Çocukluğumda peri masallarını okumayı severdim.
Bu metni okuması zor.
ümmi insanların ve hikâyelerinin tehlikesi.
- Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızcayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum.
Bu kanjiyi okuyabilir misin?
Tom on üç yaşına kadar okuyamıyordu.