Translation of "Olvasni" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Olvasni" in a sentence and their turkish translations:

- Tudsz olvasni?
- Tudtok olvasni?

Okuyabilir misin?

- Szeretek olvasni.
- Nagyon szeretek olvasni.

Okumayı seviyorum.

- Szeret könyvet olvasni.
- Szeret könyveket olvasni.

O kitap okumayı seviyor.

Szeret olvasni.

O okumayı sever.

Tudok olvasni.

Okuyabilirim.

Tud olvasni.

O, okuyabilir.

Szeretek olvasni.

Okumayı severim.

- Tudsz arabul olvasni?
- Tudsz arab írást olvasni?

- Arapça okuyabilir misin?
- Arapça okuyabilir misiniz?

- Tud franciául olvasni, igaz?
- Tudsz franciául olvasni, igaz?
- Tudsz franciául olvasni, nemde?

Fransızca okuyabilirsin, değil mi?

Aki olvasni próbál,

O kişi bir kitap okumaya çalışıyor

Szeretnék valamit olvasni.

Okumak için bir şey istiyorum.

Alig tud olvasni.

O güçlükle okuyabiliyor.

Szeret könyvet olvasni.

O kitapları okumaktan hoşlanır.

Nem tudok olvasni.

Okuyamıyorum.

Tom szeret olvasni.

Tom okumayı sever.

Nincs időm olvasni.

Benim okumak için zamanım yok.

Tudok angolul olvasni.

- İngilizce okuyabilirim.
- İngilizce okuyabiliyorum.
- Ben İngilizce okuyabiliyorum.

Jól tud olvasni.

O iyi okuyabilir.

Tudok franciául olvasni.

Fransızca okuyabilirim.

Tudsz franciául olvasni?

Fransızca okuyabilir misin?

Nem tud olvasni?

Okuyamıyor musun?

Tom imád olvasni.

Tom okumayı sever.

Nem tud olvasni.

O okuyamaz.

Mit szeretsz olvasni?

Ne okumaktan hoşlanırsın?

Szeretek krimit olvasni.

Ben gizem romanları okumayı seviyorum.

El akarom olvasni.

Onu okumak istiyorum.

Szeretsz olvasni, igaz?

Sen okumayı seviyorsun, değil mi?

Szeretek vicceket olvasni.

Fıkra okumayı severim.

Tom elkezdett olvasni.

Tom okumaya başladı.

Könyvet szoktam olvasni.

Kitaplar okurum.

- Szeretek olvasni elalvás előtt.
- Szeretek olvasni, mielőtt elmegyek aludni.

Yatmaya gitmeden önce okumak istiyorum.

- Szeretek olvasni.
- Szabadidőmben olvasok.
- Szabadidőmet olvasással töltöm.
- Olvasni szoktam.

Benim hobim okumaktır.

- Evés közben újságot szokott olvasni.
- Újságot szokott olvasni, míg eszik.

O yemek yerken gazete okuma alışkanlığında.

Szeret tudományos cikkeket olvasni.

Bilimsel makaleleri okumaktan zevk alır.

Időtöltésként könyveket szoktam olvasni.

Vakit öldürmek için kitap okurum.

Tom nem tud olvasni.

Tom okuyamıyor.

Elkezdtem olvasni a könyvet.

Kitabı okumaya başladım.

Jim tud japánul olvasni.

Jim Japonca okuyabilir.

Tom szeret magazinokat olvasni.

Tom dergi okumaktan hoşlanır.

Tomi szeret krimit olvasni.

Tom dedektif romanları okumayı sever.

Szoktad olvasni Tom blogját?

Tom'un günlüğünü okur musun?

Egy könyvet fogok olvasni.

Kitap okuyor olacağım.

Írni és olvasni tanulunk.

Okumayı yazmayı öğren.

El tudod ezt olvasni?

Onu okuyabilir misin?

Tom tanított meg olvasni.

Tom bana okumayı öğretti.

Ő már tud olvasni.

O zaten okumayı biliyor.

Szeretem Tom blogját olvasni.

Tom'un web günlüğünü okumayı severim.

Szeretek olvasni lefekvés előtt.

Yatmadan önce okumayı severim.

Szeretek amerikai regényeket olvasni.

Amerikan romanlarını okumak hoşuma gider.

Tud írni és olvasni.

O okuyabilir ve yazabilir.

- Nincs időm olvasni.
- Nem érek rá olvasni.
- Nincs időm az olvasásra.

- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.

Akik sohasem tanultak meg olvasni.

hiç okumayı öğrenmemiş insanlar vardı.

Nem képes olvasni vagy írni.

başarılı olamaz.

Megtanítani a gyermekeket írni, olvasni?

çocuklara okumayı öğretmek?

Fényüknél akár olvasni is lehet.

Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.

Regényeket válogatás nélkül szoktam olvasni.

Rastgele roman okurdum.

Ezt a könyvet akarom olvasni.

Bu kitabı okumak istiyorum.

Szokása étkezések közben újságot olvasni.

- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- O yemek süresince gazete okuma alışkanlığına sahiptir.

Könyvet szoktam olvasni evés közben.

Yemek yerken kitap okurum.

Szórakoztató a régi naplómat olvasni.

Eski günlüğümü okumak eğlencelidir.

El akarom olvasni a könyvet.

O kitabı okumak istiyorum.

Négyéves korában már tudott olvasni.

O dört yaşındayken nasıl okuyacağını biliyordu.

Szeretek olvasni a paleolit korszakról.

Yontma taş devri hakkında okumayı seviyorum.

Engem Tomi tanított meg olvasni.

Tom bana okumayı öğretti.

El fogom olvasni a könyvet.

Kitabı okuyacağım.

Nem szoktam ilyenfajta könyveket olvasni.

Bu tür kitabı çok okumam.

Szeretnék a Beatlesről könyveket olvasni.

Beatles hakkında bazı kitaplar okumak istiyorum.

El akartam olvasni a krimit.

Canım dedektif hikayesi okumayı istedi.

Nem szeretek a buszon olvasni.

Otobüste okumaktan hoşlanmam.

Nem szeretek a vonaton olvasni.

Trende okumak hoşuma gitmiyor.

Nem tudok olvasni a gondolataidban.

Düşüncelerinizi okuyamam.

- Tom olvasni és írni sem tud.
- Tom sem olvasni, sem írni nem tud.

Tom ne okuyabilir ne de yazabilir.

Nem tud sem írni, sem olvasni.

O, yazamıyor ve okuyamıyor.

Nagyon szerettem olvasni, amikor gyermek voltam.

Çocukken okumayı severdim.

Minden diákja nagyon szeret könyvet olvasni.

Bütün öğrencileri gerçekten kitap okumayı sever.

Nekem zenélni olyan, mint könyvet olvasni.

Bana göre müzik çalmak kitap okumak gibidir.

Tom még mindig nem tud olvasni.

Tom hâlâ okuyamıyor.

El fogom olvasni ezt a könyvet.

Bu kitabı okuyacağım.

El tudod ezt olvasni szemüveg nélkül?

Gözlüğün olmadan bunu okuyabilir misin?

Nagy figyelemmel fogom olvasni a könyved.

Kitabını büyük bir özenle okuyacağım.

Nehéz nekem ezt a könyvet olvasni.

Bu kitap benim okumam için zor.

Kivett egy könyvet és olvasni kezdte.

O, bir kitap çıkardı ve onu okumaya başladı.

Nem tudok írni, és olvasni sem.

Ben de yazamıyorum ve okuyamıyorum.

Mikor gyerek voltam, szerettem tündérmeséket olvasni.

Çocukluğumda peri masallarını okumayı severdim.

- Ezt a szöveget nehezen lehet olvasni.
- Ez a szöveg nehezen olvasható.
- Ezt a szöveget nehéz olvasni.

Bu metni okuması zor.

Az írni-olvasni tudók és történeteik veszélye.

ümmi insanların ve hikâyelerinin tehlikesi.

Nem tudok franciául olvasni, még kevésbé beszélni.

- Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızcayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum.

El tudod olvasni azt a kandzsi szöveget?

Bu kanjiyi okuyabilir misin?

Tom tizenhárom éves koráig nem tudott olvasni.

Tom on üç yaşına kadar okuyamıyordu.